Bu sayfayı yazdır

Kadim Çağlarda Ateizm

10 Tem 2016

"Her bir dinin sensin putu, mihrabı
Yalanına kendin iman edersin."

Neyzen'in dizelerinde eşsiz, Türk ve eğlenceli bir ateizm görürüm hep. Yahut, Yahya Kemal okumalarımda, şairin özellikle ömrünün son yıllarında yine bize has bir irfanla örülmüş bir ateizme eriştiğini düşünmüşümdür: Bakiyse ruh eğer, dilemezdim bekasını.

Gerçi bu günlerde şairin "bahset tarih balığın tırmandığı kavaktan" dediği gibi, islamcılar elinde kanaviçe gibi işlenen saçmasapan bir tarih yazımı ile muhatap oluyoruz, buna alışık okur, örneğin Shakespeare'i "Şeyh Pir" diyerek müslüman yapan tarihçiden sonra, kimi meşhur simaların ateist olduğunu iddia eden bendenizin yazısını okuyup kalp krizi geçirebilir. Yine de Galileo'nun dediği gibi eppur si muove, iddia ettim gitti.

Gel gelelim, antik çağlarda ateizm konusu çok daha ilginç. Antik Yunan'da, İran'da, Turan'da, kadim çağlarda dünyada ateistler var mıydı? Kalabalıklar mıydı? Bu sorunun peşine düşmek bütün emeği hak eden bir uğraşıdır herhalde. Ben düştüğümde, iki yerde çok belirgin gördüm: Hint kültürü ve İskandinav kültürü. Elbette başka kültürlerde de birçok motif, şahıs, inanış var, örneğin Antik Yunan'da Xenophanes tanrı tasvirleri ile açıkça dalga geçer ve deistik bir anlayışı savunur; yahut bugün yoz ve piç bir bok çukuruna dönmüş Ortadoğu'dan bir cevher, El Maarri, açıkça ateistik - din düşmanı tavırlar sergiliyordu. ("Şaire laf-ı riyayı satamazsın zahid / Ki yalanı bilir elbette ki yalan ehli" diyor Necati Bey. Maarri, bir şairdir elbette.) Hepsini yazmak için bir kitap cüssesinde çalışmayı göze almak lazım, sadece bu iki kültüre değineceğim.

İlki, İskandinav mitolojisindeki "godhlauss"lar. Godhlauss, İngilizce "Godless", bizim dilimizde "Tanrısız" demek. Tolkien, Sigurd ve Gudrun Efsanesi kitabında bize bunlara dair bilgi veriyor, en azından kendi adıma ben ilk orada okudum. Trua a matt sinn ok megin, bunların şiarı imiş, yani "kendi güç ve kudretine güvenmek". Godhlausslar, genellikle yöneticiler, krallar ve savaşçı insanlar. Savaşın, mücadele ve entrikanın gerektirdiği külli gerçekçilik nedeniyle, dua etmeyi bırakıp kudretlerine güvenerek, güçlerinin yetebildiği kadar varlık gösteren adamlar. Üstelik, Godhlauss motifi karşımıza en belirgin şekilde hıristiyanlığın yayıldığı çağdan, hıristiyanlık taraftarı bir metinde çıksa da, bütün bütün aşağılanan, kötülenen bir motif değil. 

Bir diğer çok belirgin motif, üstelik sistematize olmuş bir ateizm, Hindu dininde karşımıza çıkıyor. Çarvaka denilen bir Hindu öğretisi var; buna ayrıntılı değinmeden evvel Hindu dininin kadim metinler ve onların yorumu, gelenek ve dış etkilerle harmanlanarak oluşmuş onlarca farklı öğretiden oluştuğunu ve bu öğretilerin Budizm, Jainizm, Sihizm gibi dinlere dönüştüğünü söylemeliyim. İşte bu onlarca farklı anlayıştan Çarvaka, açık bir biçimde ateist, tanrıların var olmadığını, bu yaşamın bir defaya mahsus olduğunu, ancak deneyimleme ve gözlemleme yoluyla bilgiye ulaşabileceğimizi(...) söylüyor. İlk olarak Thomas Trautmann'ın India kitabında okumuş olabilirim, hatırlamıyorum, fakat yeri gelmişken Hindistan'ı anlamak için çok güzel bir kaynak olduğunu söyleyeyim. 

Çarvaka'nın diğer adı, Lokayata, daha ilginç. Wikipedia, Lokayata adının "halkın dünyaya bakışı" yahut "dünyevi olan, dünyayla ilgilenen" anlamına geldiğini söylüyor. Adamlar sekülarizmi kaç asır önce keşfetmiş! Bizde "dehri" derler, zamana tapan anlamında, yahut her şeyin zamana makrun olup geçici olduğuna inanan. Fakat Hindular, tanrılara karşı olmaktan çok, "tanrıları bir kenara bırakalım, bu dünyada isek, bu dünyayı anlamaya çalışıp, onun kaidelerine göre düşünüp hareket edelim" diyen bir grup adam yetiştirmişler ve ismini böyle koymuşlar. 

Çarvaka anlayışına göre, genellemelerden kaçınmak lazımdır, zira tek bir gözlem üzerinden yaptığımız çıkarım, başka bir durumda yanlışlanabilir. Bu yüzden öteki dünyaya, cennete, cehenneme, reenkarnasyona ve tanrılara inanmaz, bunların uydurma olduğunu düşünürler; ya da en azından, bunların gerçek olduğunu söyleyebileceğimiz felsefi bir temel yoktur, bir delil yoktur. Şunu eklemek lazım ki, Esasen Budizm de "neredeyse ateistik"tir, bir tanrı konsepti yoktur, Nirvana anlayışı ve sonsuz huzur&varlık&hazza bir takım uygulamalarla erişme fikri vardır. (Budizmin en berbat tarifi olabilir. Ancak okur aklında bulundurmalı ki, dinler tarihi okumalarımda her dine çocuksu bir heves ve ilgiyle giriştim, zevk almadığım tek din Budizm idi.) Ancak Budizm, Çarvaka gibi değil: Dünyevi değil. İçerisinde hala bir takım "metafizik" iddialar var ve Çarvaka, seküler ve "materyalist" bir anlayış olarak ciddi bir ateizm öncülü olmayı hak ediyor. (Önemli not: Sekülarizm, ateizmle ilgili değildir. Fakat ateizm, genellikle sekülerdir. Sekülarizmi basitçe dünyevilik diye adlandırabiliriz, ateizmden çok daha kapsayıcıdır. Tarlasını ekerken ziraat mühendisine danışan müslüman, seküler bir davranış içerisindedir.)

Son olarak, kafamı kurcalayan bir soru var. Özellikle karşılaştırmalı mitoloji yazılarımı okuyan okur, kültürlere has mitolojilerin "neden öyle olduğu"na kendimce evrim nazarından açıklamalar getirdiğimi bilir. Neden İskandinavya'da ve Hindistan'da ateizm belirgin ve örgütlü (tekil ve geçici olmayan) bir şekilde karşımıza çıkıyor?

İskandinavya için bunu cevaplamak daha kolay herhalde. İskandinav kültürünün aşırı bireyci ve E. T. Hall sınıflandırmasına göre düşük bağlamlı olmasını sağlayan şey de budur sanırım: İskandinavya, fiyordlar, adalar ile bölünmüş, tarım arazilerinin dağınık, az ve küçük olduğu bir coğrafya. Bu yüzden hem bireycilik baskın (zira bireyin tek başına kendine yetebilir ve hayatta kalabilir olmasının önemi çok yüksek) hem küçük yerleşimler daha özerk (eski çağlardan beridir İskandinavya seçimle iş başına gelen yönetici&asilzade motifine alışıktır). Birey olmayı, kendine yetmeyi, güçlü ve zor şartlarda hayatta kalmayı sağlayacak gerçekçiliği olumlayan bir kültürde elbette şiarı tam olarak "kendi gücüne ve kudretine güven" olan bir ateizm formu yeşerecektir. 

Hindistan daha karışık. Fakat bildiğim bir şey var ki, Hint kültürü bir "büyük sayılar kültürü"dür. Milattan çok önceki metinlerde bile devasa sayılar vardır. İsveç'in IKEA, Türkiye'nin Tayyip Erdoğan yaratmasının nedenini bir yazımda anlatmıştım, ona benzer biçimde, belki Hintlilerin bugün hala çok iyi matematikçiler olmalarında bunun bir etkisi vardır. (G. H. Hardy'nin Bir Matematikçinin Savunması kitabına selam çakalım. O kitapta, Hintli matematik dahisi Ramanujan'a değinilir. Eğitim almadığı halde adam müthiş bir matematikçidir, Hardy ile birlikte pür matematiğe çok katkısı olmuştur.) 

Eh, matematiği iyi olan adam zekidir derdi öğretmen babam. Zeki adam da türlü türlü fikre kapılır, kurcalar. Sıfırı Hintli matematikçiler icat etti, en belirgin ve örgütlü haliyle ilk ateist öğretiyi de onların yaratmış olması normaldir diyelim. Fakat Hintliler neden yüksek sayılarla bu kadar haşır neşir olmuşlar, onu bilmiyorum, belki okur bunu keşfedebilir. 


M. Bahadırhan Dinçaslan

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

 

 
mbdincaslan.com | © 2024 Tüm Hakları Saklıdır

  • Mevcut yorum yok.