Bu sayfayı yazdır

Stalin'den Erdoğan'a: Darbe Temizliği

18 Tem 2016

Modern ordularda büyük çaplı "temizlik"lerin iki nedenle gerçekleştiğini gösteriyor bize tarih: Bir siyasi yönetimin kendini sağlamlaştırmak istemesi yahut değişen ittifak dengelerine karşı iç siyasetteki muhalefetin temizlenmesi. İlkine en güzel örnek, Stalin'in "great purge" denen büyük temizliğidir, ikincisine en güzel örnek ise, 27 Mayıs darbesinden sonra 150 üniversite hocası ve 5000 subay ile irili ufaklı pek çok görevden bürokratların tasfiyesidir ki, bu ikincisi Türkiye'nin "yüzünü batıya dönmüş" bir ülke olarak konsolidasyonunu amaçlamıştır. Erdoğan'ın şu an ne yapmakta olduğuna gelmeden evvel, Stalin'in yaptığı temizliğe dair ilginç hususlara değinmek istiyorum.

Stalin, Lenin'den koltuğu devraldığında, iktidarı henüz sorgulanmaz değildi. Zinovyef, Bukharin, Troçki gibi ileri gelen Bolşeviklerle rekabet etmeli ve onları safdışı bırakmalıydı. Önceleri yavaş başladı, hatta bu Bolşevikler arasındaki ittifakları ve rekabeti kendi lehine kullanarak bir bir hepsini etkisiz hale getirdi. Biraz süre geçtiğinde, görkemli ihtilal kadrosundan geriye Stalin'den başka kimse kalmamıştı ki, o dönemlerde çekilmiş bir fotoğrafta her idamdan sonra bir adamın suratı asetonla siliniyordu. O dönemi Attila İlhan şöyle anlatır:

"otuz yıldır her gece bir başkasını kurşuna dizer
tabanca sıkarak ensesine eski bolşeviklerin
salı zinovyef çarşamba radek perşembe bukharin
otuz yıldır her gece aynı mahkemede hüküm giyer
bir adam cellat uykularına zincirli/kimbilir kim
demirden bir kürsüde gülümser eski hükümlüler
bir iplik tutar gibi arasında ön dişlerinin
salı zinovyef çarşamba radek perşembe bukharin

bir de gözlük vardır sürgünde bir gözlük meksika'da
troçkiy mi ne sonradan çekiçle kırılacak"

Bu dönemde Stalin'in orduyu da temizlemesi gerekiyordu. Zira Kızıl Ordu'nun asıl kurucusu Troçki'dir, Kızıl Ordu doktrinlerinin ve zaferlerinin mimarı ise, yarattığı "Deep Operations Doctrine" yöntemi II. Dünya Savaşı boyunca kullanılacak olan General Mihail Tuhaçevski'dir. Politik temizlik başladıktan ve Troçki taraftarlarının siyasi gücü kırıldıktan sonra, sıra orduya gelmişti. Stalin'in, orduyu tasfiye ve tanzim edecek bir bahaneye ihtiyacı vardı ki, bu bahaneyi, daha sonra Polonya'nın taksiminde de ittifak kuracağı Alman "dostları"ndan kazandı. 

Alman İstihbarat Dairesi Başkanı Walter Schellenberg, hatıratında, bir "çift taraflı Rus ajan"ın, Tuhaçevski'nin Stalin'e karşı darbe hazırlığı içinde olduğunu belirten bir rapor gönderdiğini söylüyor. Bu ajanın, Tuhaçevski gibi inanmış bir Bolşeviğin böyle bir şey yapması muhtemel olmadığından, Tuhaçevski'ye kumpas kurmak isteyen Stalin'in isteği ile böyle bir istihbarat verdiğinden şüphelenilir ve durum Hitler'e iletilir. Hitler, Rusların kendi generallerine böyle bir kumpas kurmasına şaşırmıştır. Rus yüksek komutasının temizlenmesinin Almanya'nın işine geleceği açıktır, bu yüzden Almanların Tuhaçevski ile işbirliği içinde olduğuna dair sahte belgeler hazırlanır ve Stalin'in temsilcisine, Çekoslovakya Başkanı Edvard Beneş'in bir mutemedi vasıtasıyla ulaştırılır. Hatta, Schellenberg, Stalin'in temsilcisinin "kaç para istiyorsunuz?" sorusunun onları hazırlıksız yakaladığını, "durumu kurtarmak" için üç milyon ruble istediğini anlatır. 

Bu belgelerle tutuklanan Tuhaçevski ve diğer generaller, Troçkist bir darbe hazırlığı içinde oldukları bahanesiyle kurşuna dizilirler. Hatta kurşuna dizenlerin bir kısmı bile, daha sonra kurşuna dizilir. Stalin, güç teksifini nihayete eriştirmiştir ve, Almanlar Rusya'ya saldırdığında, ordunun büyük felaketler yaşamasının sebebi büyük ölçüde bu temizliktir. Bir diktatör, ülkesinin güvenliği ve insanlarının canlarını, şahsi menfaati ve iktidar hırsı için, üstelik düşmanla işbirliği yaparak tehlikeye atmıştır.

***

Darbenin bir tiyatro olduğuna inanmıyorum, ayrıntılı olarak bir evvelki yazımda yazmıştım, okur burayı tıklayarak öncelikle o yazımı okumalıdır. Ötesine gelince, şu an Erdoğan'ın yaptığı, Stalin'in yaptığı ile, 60 ihtilalcilerinin yaptıklarının bir sentezi. Hem iktidarını muhafaza için muhtemel muhaliflerini temizliyor ordu, yargı ve bürokraside, hem de ülkeyi yeni bir uluslararası ittifaklar eksenine oturturken entegrasyonu hızlandıracak hamleler yapıyor. Tutuklananların hepsinin cemaatçi olduğunu düşünmüyorum (bir sekülarist olarak, AKP cemaat ile işbirliği içindeyken de Fetullahçılar bir terör örgütüdür diyordum, şimdi de.) ve kıyıda köşede kalmış milliyetçi yahut kemalist bütün isimlerin derdest edildiği istihbaratını alıyorum. Bugün, Kerry'nin Türkiye'nin NATO üyeliği ile ilgili herkesi şaşırtan menfi açıklamaları, Erdoğan'ın aynı zamanda uluslararası bir dümen kırma arefesinde olduğunu gösteriyor. (Kendisi bununla meşhur zaten

Bundan Türkiye'nin fayda görmeyeceği kesindir. Bu manzara, Erdoğan'ın darbeden haberdar olduğu, hatta olsun istediğini düşündürüyor. Cemaatin dillere destan beceriksizliği ve muhtemel Erdoğan ajanlarının kasti yönlendirmeleri ile fecaatle sonuçlanan darbe, Erdoğan'ın işine geldi ve şu an bir yeni ve daha kesif fazda, kendi Yeni Türkiye'sini inşa ediyor. Öyle bir yeni Türkiye ki, doğru dürüst F-16 pilotumuz kalmadı, Ermenistan bile bizi işgal edebilir. 

Erdoğan'ın hırsı ve eski ittifakları (Fetullahçılar, PKK, IŞİD) yüzünden Türkiye git gide Suriye yahut Afganistan olma yolunda. Ve acı olan şu ki, milletin çoğu dinci afyonun tesiriyle, gözü kapalı biçimde Erdoğan'ın arkasında. İnsanları sokağa durduk yere ölmeye çağırmasının nedeni buydu: Darbenin ilk anlarında, mümkün olduğunca çok sivil ölmeliydi ki, Erdoğan'ın arzu ettiği destekçi infial oluşsun. Sonrasında, artık tehdit kalmamış iken insanlar sokakta gösteriler yapmaya devam etmeliydi ki Erdoğan herkese gözdağı verebilsin. Bu yönüyle darbe amacına ulaştı, artık Erdoğan paramiliter güçlerini iyiden iyiye meşrulaştırıp, hukuku, meşruiyeti rafa kaldırdı. 

Bütün bu süreçte insana en karamsar şeyleri düşündürten ise, milliyetçilerin temsilcisi partinin "iki taraftan da rahatsızlar"ın doğal temsil adresi konumundayken, bunu yapmayıp, mutad yazılı açıklamalar ve Erdoğan desteği ile yetinmesi. Bahçeli'nin ve şürekasının bu açıdan yatacak yeri yoktur. 

Fakat biz ümitliyiz. Türk milliyetçileri, ellerinde çok daha azı varken işgalcileri kovup yeni bir rejim tesis edebilmişlerdi 1920lerde. Biz çok daha fazlasına sahibiz, tek yapmamız gereken, saçmasapan görüşleri, tutumları bir kenara bırakıp, rasyonel ve realist bir bakışla bir direniş ve yeniden inşa süreci için kolları sıvamak. Bütün milliyetçiler ve Atatürkçüler, cemaatçi olmayan subay ve bürokratların tasfiye edilmemesi için seslerini yükseltip kamuoyu oluşturarak başlayabilirler.


M. Bahadırhan Dinçaslan

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

 

 
mbdincaslan.com | © 2024 Tüm Hakları Saklıdır

  • Mevcut yorum yok.