Bu sayfayı yazdır

IŞID Nedir, Kim Kurdu?

25 Ara 2015

Fark ettim ki, Rus jetinin düşürülmesi ve IŞID meselesine dair hep İngilizce yazmışım, Euromaidanpress'teki köşemde. Son zamanlarda görüşme fırsatı bulduğum isimlere de doğrulattığım kimi fikirlerimi bir kolaja çevirerek, IŞİD'in genel bir manzarasını bu defa Türkçe olarak çizme ihtiyacı hissettim.

Evvela şunu söylemek lazım: Örgütleri "kurum"lardan ayıran, sürekli farklı güç ve etki merkezleriyle ittifaka girip, onların menfaatleri ile kendi ajandalarını uyuşturdukları sürece mutuali bir yaşam sürdürmeleridir. Yani bir "örgüt", kurulduktan sonra mutlaka baskın ve köklü güç merkezleriyle siyasi ve ekonomik emel ile menfaatlerini tevhid edecektir. Bu konuda oldukça esnek davranırlar ve örgütlerin hayatta kalma, yaşam alanı açma şansları, bu esnekliği gösterebildikleri kadardır.

Hatta, biraz konuyu dağıtmak olacak ama, örgütlerin güçlü liderlere ihtiyaç duyması bundandır. Zira ancak güçlü bir lider, bu kadar farklı ve güçlü, dolayısıyla kütle çekim etkisi yüksek merkezlere yaklaşıp, onlardan faydalanıp, yine örgütün kendi amaçları doğrultusunda kalmasını sağlayabilir. 

Güzel bir örnek, HDP'nin Rusya ile yakınlaşması. Ben "Nato PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor ama Rusya tanımıyor. Bizim ulusolcular Rusya överken bunu bir düşünsünler" derken insanların tepkisini çekiyordum. Nitekim Kürt İşadamları Derneği açıldı, Demirtaş Rus devleti tarafından ağırlandı. Daha evvelinde, PYD çapulcusu Salih Müslim'in bir görüşmesi vardı. Bir süre evvel de, Rusya'nın Kürtlerin işine gelecek biçimde Türkiye'ye muarız olacağı yine Müslim tarafından açıklanmıştı. Bir Kürt devleti yaratmak amacıyla, her biri farklı bir nişe hitap edecek biçimde kurulmuş örgütler konfederasyonu özelliği gösteren Kürt hareketi, dün önce Rusya ile, ardından Amerika ile, sürekli Almanya ile, ve nihayet şimdi tekrar Rusya ile sıcak ilişkiler içine girdiler. Ben bir Türk devleti kurmayı amaçlayan örgütün başında olsam, ben de böyle yapardım.

IŞİD de buna benziyor. Vaktiyle bir yazı yazmıştım, IŞİD'in Rusya ile ilişkisini sorgulayan. Ardından uluslararası camiada Çeçen lider Zakaev gibi kimi insanlar da benzer görüşü dillendirdiler. Fakat bu iş bu kadarla sınırlı değil. 

Önce köklere inmek lazım. Işid, şüpheye mahal bırakmayacak biçimde, sabık Saddam rejiminin bakiyeleri tarafından, Amerikan müdahalesinin yarattığı intikam duyguları ve malüllerin ailelerinin şiddete yatkınlığından beslenerek kuruldu. Saddam'ın kızının örgütü desteklemesi boşuna değil. Türkiye'de nedense üzerinde pek durulmadı ama dünya da bu ayrıntıyı gözden kaçırmadı. 

Ardından, mevcut ve "doğal" dinamikler sayesinde kendisine militan havzası ve toplumsal destek bulmuş bu örgüt, hakim güç odakları içinden kendisine müttefik aradı. Ve çok basit, "Işid kime yarıyor" sorgusu sonucu bize üç adres gösteriyor, Rusya, Türkiye ve İsrail. 

İsrail, Işid sayesinde Suriye'yi meşgul ederken, İran'ı da bir "proxy war" içine sokuyor. Ortadoğu'nun mezhep temelli kaynaşması ve birbirine girmesi, İsrail'in ömrünü uzatıyor. Dolayısıyla İsrail, Işid'in operasyonlarından en çok memnun olan ülkelerin başında geliyor.

Gelelim Rusya'ya... Öncelikle, Işid o kadar korkunç eylemler yapıyor ki, Esad kötünün iyisi olarak görülmeye başlıyor, bu, Rusya'nın işine gelir. Sonra, Rusya Ulusal Strateji Konseyi eş başkanı Sergey Markov, neden Ukrayna krizi ile Suriye'yi bağdaştırsın ki? Ortadoğu'daki sorunlar, Ukrayna meselesini geri plana atıyor, Rusya'nın bu gayrımeşru işgali oldu bittiye getirmesine yarıyor. Ayrıca mülteci dalgası, Avrupa'da "birlik karşıtı", aşırı sağ partileri güçlendiriyor ki, Jobbik dahil bu partilerin hepsi Putin ile ilişkidedir, Radikal blogda iki yazım bununla alakalıydı. Buradan ve buradan.

Ve Türkiye. Türkiye'nin Işid'i "anti-Kürt" bir örgüt olarak kullandığı bir sır değil. Kürt yayılmacılığına karşı Işid'i çok açık olarak değilse de, şüpheye mahal bırakmayacak şekilde destekledik. İyi mi yaptık, kötü mü yaptık sorusuna cevap vermek istemiyorum.

Fakat bildiğim bir şey var: Kendi Talibanımızı kendi elimizle yaratmamalıyız. Kılıçla yaşayan, kılıçla ölür. 

Işid'in, Kürt hareketinden farklı olarak, bir nihai hedefi yok. Dolayısıyla daha esnek ve daha tehlikeli: Bir "realite"den besleniyor; intikam arzusu dolu sünni araplar... Ve bu kitle kalabalık, şiddete meyilli, militan olmaya yatkın. Fakat ortada az ya da çok akla mantığa uyan bir hedef yok bu kitleye vaad edilen; yalnızca bir aradalık var. Ve bu bir aradalık, en fazla fiyatı verene, en iyi kullanabilene ihale ediliyor, onun tarafından kullanılıyor. Bize karşı da kullanılmaya başlandı; Kürt hareketi zaten bizim bütün müttefiklerimizi bize karşı çevirecek kadar başarılı oldu. (Sanırım bunda, bizim insanımızın seçtiği hükümetlerin bu Kandil'e nanik yapmaktır diyerek Apo ile adam tehdit edecek kadar PKK aşığı olmasının da payı var.) Eğer AKP'nin stratejik derinlik saçmalığı böyle devam ederse, Kürtler devlet kuracak, Işid de ortadoğunun şekillenmesinde, İsrail ve Rusya'dan hangisi baskın çıkarsa onun lehine, Türkiye'den daha fazla pay sahibi olacak.

Ve o da ne: Sınırlarımızda resmi rakamlara göre, tam da Işid'in beslendiği havzanın özelliklerine uyan iki buçuk milyondan fazla Arap var. Yarın Işid ya da bir başka örgüt, bu sürgün ve dolayısıyla örgütler için muazzam bir avlanma alanı olan kitleden beslenmeye karar verdiğinde, ne yapacağız?


M. Bahadırhan Dinçaslan

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.



 
mbdincaslan.com | © 2024 Tüm Hakları Saklıdır

  • Mevcut yorum yok.