Genel seçimlerin ardından analizler güncel siyaset ve partiler üzerinden yapılıyor. Ben uzun vadeli ve milliyetçi bir analiz yapmak istedim, kısa da olsa, mühim olduğunu düşündüğüm bazı hususları dile getirmeliyim.
Yazılarımda defaatle belirttiğim gibi AKP'nin verdiği en büyük zarar en genel ifadeyle "bir suç sosyal ve kolektif ise meşrudur" algısını zihinlere oturtmak oldu. Özelde, Kürtçü terörizmi meşrulaştırdı, palazlandırdı, genişletip büyüttü.
HDP ve PKK'nın "Kürtlerin temsilcisi ve Türklerin muhatabı" olarak kabul edilmesi geri dönülmez bir yola soktu bizi ki, o yolun ne olduğunu "Kürtlerle Bir Arada Yaşamak Zorunda Mıyız?" yazımda irdelemiştim biraz.
Şu halde manzara öyle gösteriyor ki, HDP'nin derdi "Kürdistan"dır. Kürdistan'ın menfaatleri için, şeriatçılığa nisbetle AKP'nin çıkış yıllarındaki "ılımlı islamcılık" ne ise o olan, "ılımlı kürtçülük" yapmaktadır. Bu menfaatler için başkanlığa da, hilafete de "evet" derler, dört ülke arasında paylaşılmış "kürtler" onların asıl odak noktasını oluşturuyor ve "megalo idea"larına doğru giden yolda oldukça başarılılar.
HDP'nin suret-i haktan görünüp, Türk siyasi hayatında "Türk, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlükleri savunan" hareket ve parti eksikliğini sömürerek kurguladığı özgürlükçü, eşitlikçi söylemler gençlerin aklını çeldi ve onları zehirledi. Bu gençler yarın HDP ve havzası amacına ulaştığında pişman olacaklar, ancak konumuz bu değil. Uzun vadede, AKP'nin her okulu imam hatip denen saçmalığa dönüştürmesiyle yetişmiş dindar ve gerizekalı bir nesil ile, HDP'nin ajite ettiği koflaşmış ve gerizekalı bir nesil arasında çekişme görünüyor ufukta. Aklıbaşında, düzgün, terbiyeli, kültürlü ve "Türk" olanlar bu çekişmenin maalesef kaybedeni olacaklar.
Diğer yandan, HDP'yi "en sol" olarak bu yazı için tanımlarsak, bu "en sol"un AKP eliyle meşrulaştırılması (ki, AKP'nin bunu yapmayı seçmesinin nedeni "Eski Türkiye"yi temsil edenlerin zayıflamasını temin etmekti. Yani AKP şahsi menfaatleriyle müstevlinin siyasi çıkarlarını tevhid etmşitir.) öyle bir politik skala yaratıyor ki, MHP bile sola çekiyor. Bahçeli denen başarısız, silik ve pişkin adamın istifa etmemesi de MHP'nin iyice işlevsiz ve rastgele boşlukta salınan bir yapı olmasına neden oluyor. İslamcılığın "hakim rüzgar"a dönüşmesiyle CHP ve HDP'nin bile islamcı söylemlere başvurması gibi bu durum; Kürtçülük (burada en sol diye tanımladık. Sol bu yazıda farklı anlamda kullanıldı, ama genel olarak sol ile HDP ilişkisinde, solun HDP'ye bir "koçbaşı" işlevi yüklediğini söyleyebilirim.) de hakim, "trend belirleyen" rüzgara dönüşmüş bir halde.
O halde ne yapmalı? Bu rüzgara kapılmak yerine (ki etkisiz ve pasif kalmak da sizi yine bu rüzgara kapılmak zorunda bırakacaktır, rüzgarın tersi yöne ondan daha güçlü bir biçimde yürümez iseniz) tersten bir rüzgar estirmek lazım.
Almanya'daki Pegida hareketine benzer sempatik ve akıllı söylemlerle güçlenecek bir Türk ırkçısı hareketin desteklenmesi ve meşrulaştırılması lazım. Bu hareketin söylemlerinde kendini zayıf düşürecek ifadelerden kaçınarak, gerçek ve kabul edilmiş hisler ve tespitlerden beslenip halkı ajite etmesi hayati. Düşünün ki, Kürtçü hareketin denkleminde örneğin "Kürdistan Şahinleri" var, en aşırı uç. PKK var, aşırı. HDP merkeze konumlandırıyor, bir de onun paraleli AKP tarafından sürekli meşrulaştırılarak besleniyor. Kürdistan Şahinleri'nin eylemini PKK kınayabiliyor, HDP eleştirebiliyor ama son tahlilde bütün bunlar aynı merkezin hanesine kazanım olarak yazılıyor.
Fakat bunun için Türk ırkçılarının kafalarını çalıştırmayı öğrenmesi lazım, maalesef Türkiye'de Türk ırkçısıyım diyenler adını bile doğru yazmaktan aciz, bozuk psikolojisini düzeltmek için ırkçı olmuş, ömür boyu ergenliğe mahkum veletlerden ibaret.
Bu operasyonun "işbillir" bir biçimde yapılması, bir yandan "en aşırı sağ" meşrulaştırılırken, daha merkezde, şefkatli, alicenap ve hukukun üstünlüğünü savunan, genç bir lideri olan milliyetçi partinin halk kurtarıcı olarak kendini vaad etmesi lazım. Ve bu parti ile "Türk cephesinin marjinalleri", akıllı oynamayı bilmeli, birbirlerini doğrudan değil, "organik yollardan" desteklemeli. Kürtlerle ayrılmak isteyen, onlara kapıyı gösteren, Türklere düşmanlık ederlerse ne kaybedeceklerini hatırlatan söylemler yaygınlaştırılmalı.
Fakat MHP, Kürt, Ermeni vs. hiçbir şey bizim için fark etmez, bütün Türkiye'yi kucaklıyoruz derken, örneğin Mehmet Şandır'ın ağzından "bizim partimizde şamanistlerin yeri yoktur", ismini vermeyeceğim bir il başkanının ağzından "Türklük beden islam ruhtur, islamsız Türk'ün bizde yeri yoktur" gibi saçmasapan söylemlerle kendi cephesinin marjinallerini lüzumundan fazla dışlıyor. Kürtlerin ve Ermenilerin de dahil edilebildiği bir milliyetçi kurum benim desteklediğim bir şey, ama bu çocuklar bir Kürt ya da Arap'tan daha az değerli değildir.
Böyleyken böyle; çalakalem değindiğim hususların hayata neden geçirilemeyeceği aslında bu analizden daha önemlidir. Bu yazıda kısaca özetleyeyim: Bilmemekten, kokuşmuşluktan, kafasızlık, ahlaksızlık ve yobazlıktan. Hem MHP, hem diğer "Türkçü"(!) gruplar bu rahatsızlıktan mustarip ve "bokunda boğuluyor".
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar