Üye Girişi

Üye Girişi

Bu yazı, "yazmazsam olmazdı" cinsinden.

Fırat Çakıroğlu öldürüldüğünde, sevgilimle oturup, Fırat'ın sevgilisiyle fotoğraflarına bakmıştık... Ne güzel bir çift idiler, "benim de bu dünyaya gelişim / bir güzelin hatırı" dizesindeki gibi. Ve Fırat'ın ölümü, "benim de bu dünyadan gidişim / memleket sevdasına" dizesinin icabınca oldu. Bana en çok o genç kız dokundu ama, "ya ben de bir el kızını ardımda yaşlı koyarsam?" diye... El kızı ya; kıymeti buradadır: Anne seni koşulsuz, şartsız, gayr-ı ihtiyari sever. El kızı öyle mi, onunda aranda bir akit vardır, bir aht vardır. Ölüp gitmek, ahde vefasızlıktır, boynu büküklüktür; annene ihanet edemezsin ama el kızına edebilirsin. Bu yüzden "anadan geçilir, yardan geçilmez..."

Üzülmüştüm Fırat'a, bir ağıt yakmıştım, geride bıraktığına odaklanmış;

Nökerlik edip beyime
Yar olmaya konçuyuma
Şerefle şanla köyüme
Dönmeliydim berat ile

demiştim arkasından.