mbdincaslan.com | Kuzgundan Dinlediğim - mbdincaslan.com

Üye Girişi

Üye Girişi
M. Bahadırhan Dinçaslan

M. Bahadırhan Dinçaslan


Hürriyet Kasidesi

Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten...  

Anlatılar Savaşı'nda, PKK tesirini arttırırken, Türk Anlatısı islamcılar tarafından baltalandı.

Marka böyle bir şey; bir toprak parçasını vatan eden "hikaye"dir aslında, Denmark sözcüğündeki marka. O toprakta ve üzerindeki bütün "iz"ler, toprağın markasını, öyküsünü oluşturur. Peki PKK? 

Bu sitede ve İhtar Gazetesi'nde yayımlanan "Kürtlerle Bir Arada Yaşamak Zorunda Mıyız" başlıklı yazım, beğeni aldığı kadar tepki de aldı. O yazıdan bağımsız olarak, Kürtçü terör gerçeğine karşı söylemimizin nasıl olması gerektiğinin ana hatlarına bir iletişimci olarak değinme ihtiyacı hissettim.

Ziya Gökalp'i pek severim. Sevmenin de ötesinde, herhalde milliyetçilik fikri ve cumhuriyet Türkiyesi, ayrıca Türk beşeri bilimleri hususunda Gökalp'in müthiş bir yer işgal ettiğini nefret bile etsem inkar edemem. O yüzden bu yazıyı üzüntüyle kaleme alıyorum.

Bir süredir aklımda bir küçük proje vardı, deyim yerindeyse Türkiye'yi bir birey gibi kabul edip, psikiyatrlara "değerlendirin ve bir teşhis koyun lütfen" demek. Tohumlarını, kıymetli hocam Zekeriya Kökrek ile yaptığımız sohbetlerde kendisine sorduğum sorularda attım. Sonra kafamdakini biraz değiştirdim; analiz edip teşhis koyun demek çok iddialı olacaktı, "bir psikiyatr gözüyle..." başlığının yeterli olacağına kanaat getirdim.

Şu sıralar hem MHP'nin hali, hem AKP'nin icraatleri, hem de toplumdan şahit olduğum kimi kesitler ülkemizde demokrasi anlayışının çoğu zaman demokrat olduğunu iddia edenler tarafından bile anlaşılmamış olduğunu tekrar hatırıma getiriyor. İzlediğim bir video sebebiyle böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum.

Bin yıllık kardeşlik... Halkların kardeşliği... İslam ümmeti... Sınıfsız imtiyazsız falan filan bir kitle...

Bunların hepsi bu ülkedeki etnik ve mezhepsel gerilime dair farklı görüşlerin, devletçi ya da muhalif, sunduğu çözümlerin sloganlaştırılmış cümleleri. Her gün duyuyoruz, her yerde karşımıza çıkıyor. Bana gına geldi, size gelmedi mi? 

Kardeş olmaya, bir arada yaşamaya, bunun için çok değerli şeylerden vazgeçmeye mecbur muyuz? Bu yazı buna dair çalakalem birkaç fikir beyan etme amacında.

Gléowine's Lament for Théoden - J. R. R. Tolkien
  Théoden'in Ağıdı

Şüpheden azade, karanlıktan azade, gün doğumuna doğru
Gün ışığında şarkılar söyleyerek sürdü atını, yalın kılıç

I Sit Beside the Fire- J. R. R. Tolkien

Şöminemin Başında: Bilbo'nun Şiiri

Anıyorum, şöminemin başında, ne gördüysem
Kelebek ve çiçeklerle geçmiş yazlar… Pek müphem!
Eski hazanlarda kaldı altın yapraklar, sarı
Sabah sisi, gümüş güneş, serin sabah rüzgarı…
Ve atînin endişesi dimağıma düşüyor,
Gönlüm, baharsız bir kışın korkusuyla üşüyor…