Ne zaman arabaya binip uzun yola çıksak, yahut ailemizde yıllardır gelenek olduğu üzere kahvaltıda müzik açsam, kardeşim benimle dalga geçer. "Abi, İrlandalılar senin kadar dinlemiyordur bu şarkıları." İrlandalıların direniş şarkılarını severim, İngiltere'de araba sürerken camı açıp "Come out you black and tans!" diye bağıran, kız arkadaşına "şu an düşman toprağındayız" diyen İrlandalı çocuğa gülerim. Vaktiyle Kraliçe'ye suikast planlarına, Kraliçe'nin kuzeninin öldürülmesi olayına adı karışmış, sabık IRA militanı, acar İrlanda Başbakan Yardımcısı McGuinness'in Kraliçe'ye "nasılsınız, iyi misiniz?" sorusuna, Kraliçe'nin "Hala hayattayım" diyerek espriyle karşılık vermesine de.
En sevdiğim İrlanda öyküsü, vaktiyle Kıbrıslı bir Türk şehidin mezarını orada biten ağacın ele vermesi haberini okuyunca aklıma düşen, benzer bir hikaye. İngilizlere karşı gerçekleşen 1798 İrlanda isyanından sonra doğan efsaneye göre, İrlandalı direnişçiler, uzun yürüyüşler ve gerilla savaşının zor şartlarında kolay muhafaza edilip yenebilen bir gıda kaynağı olarak, ceplerinde avuç avuç arpa taşırlarmış. İsyan boyunca İngilizlerin öldürdüğü İrlandalı direnişçiler, başında herhangi bir haç, taş gibi nişane bulunmayan çukurlara atılarak gömülmüşler, birçok aile evlatlarının nereye gömüldüğünü bile öğrenememiş. Fakat bahar geldiğinde, İrlanda’nın geniş, yemyeşil kırlarında yer yer arpa başaklarının boy verdiği görülmüş. Direnişçilerin ceplerindeki arpalar, nişansız gömüldükleri yerleri filizlenip yeryüzüne çıkarak ele vermiş. Arpa, o günden sonra İrlanda’nın milli kimliğinin, direniş ruhunun ve İngiliz karşıtlığının simgesi olmuş: insanlar biçilse bile filizlenen arpa tohumları, nesillerini kaybetse de nihayet 20. yüzyılda bağımsızlığına kavuşan İrlanda’nın kararlılığı ve ölümsüzlüğüyle özdeşleşmiş. Robert Dwyer Joyce’un "Arpa tarlasında rüzgar" şiiri ve o şiirin adını taşıyan film, bu motife gönderme yapar.
Evet, yüzyıllardır başka bir milletin boyunduruğu altında yaşamış, dilini büyük oranda unutmuş, üstelik sömürücü ekonomi pratikleri sebebiyle çok defalar kıtlık geçirmiş, başkasının tarlasında saban sürüp aç yatmış bir milletin, uzun yıllar boyunca yenilerek, her defasında yeniden hamle yaparak nihayet bağımsızlığını kazanması, bir Türk milliyetçisi olarak ilgimi çeken bir motif. Öyle ya, biz de benzerini Kırım'da, Kerkük'te, Kazan'da, Tebriz'de, Urumçi'de (...) yapmak istiyoruz. Öyleyse İrlandalıların hikayesinden bizim için de çıkarılacak dersler vardır.
Amerikan İç Savaşı'na dair bir kitap yazıyorum. O kitapta İrlandalılar da büyük yer tutacak. Bu vesileyle, İrlanda'nın direniş öyküsünü, Amerikan İç Savaşı'nın İrlanda'ya etkisi zaviyesinden anlatacağım.
Amerikan İç Savaşı'nda çok sayıda İrlandalı yer almıştı. Kıtlıktan yeni çıkmış İrlanda'dan çok yoğun bir göç olmuştu Amerika'ya. Özellikle kuzey, silah altına girmek şartıyla bu İrlandalılara vatandaşlık vaat etmişti. Onlar da "We'll fight for uncle Sam!" (Sam Amca için savaşacağız) diyerek kabul etmişlerdi. Şarkı, İrlanda'da doğup Amerika'ya göçen, orada İç Savaş'ın Kuzey ordusuna katılan bir gencin dilinden manzarayı işliyor. Fakat son kıtada, siyasi ve askeri sebeplerle gözden düşen İrlanda asıllı General McClellan'ı komutan olarak görmek istediklerini belirtmeyi de ihmal etmiyor.
Tabii Güneyliler arasında da İrlandalı birlikleri vardı. Onlar da aynı şekilde bu yeni yurtta tutunma ümidiyle üniformayı giymişlerdi. Onların söylediği şarkıda da, "Güneylilere hain diyorlar, vaktiyle İngilizlere isyan ederken onlar da haindi?" deniyor.
İki tarafta da İrlandalıların olması, tabii, acıklı karşılaşmalara da sahne olmuştu. Bencileyin katı yürekli bir adamı ağlamaklı eden ender sahnelerden biri, Gods and Generals filminde işleniyor, Güneyli saflarda savaşan İrlandalılar, Kuzeyli saflardaki kardeşlerini öldürüyorlar ağlayarak. Fakat bu trajediden bir menfaat doğacaktı İrlanda'ya.
Özellikle Kuzey'deki İrlandalı gönüllü birliklerinin çoğunun lideri, 1848 isyanlarının da öncüleriydi. İsyanın bastırılmasından sonra başları belaya girmiş, kıtlık da İrlanda'yı mahvedince Amerika'ya kaçan kitlelere katılmışlardı. Mesela bunlardan meşhur Michael Corcoran'ı ve askerlerini anlatan (birçok şarkı arasında) bir şarkı vardır: "Boys that wore the green" (Yeşil giyen evlatlar). Şarkıda, "Albay Corcoran o müthiş günde 69. Alay'a komuta etti / Keşke Galler Prensi de burada olaydı da göreydi" diyor. Laf olsun diye demiyor. Corcoran henüz iç savaş çıkmadan evvel New York'u ziyarete gelen "Galler Prensi"nin, yani İngiltere veliahtının karşılama töreninde geçit resmi yapacak 69. alayın, meşhur "Savaşan 69"un komutanıdır. Alayın askerleri ekseriyetle İrlandalıdır. Corcoran dün isyancı olarak savaştığı devletin temsilcisine saygı gösterisi yapmak istemez ve törene katılmayı reddeder. Hatta bu yüzden yargılanır. Daha sonra savaşta kahramanlıklar yapınca, ona şarkı yakan ozan, o yüzden "Galler Prensi de göreydi o gün seni" diyor. Diğer liderlerin de çoğu böyle, hepsi sabık asiler.
Sonra ne oluyor? İrlandalılar iç savaş sayesinde tecrübe kazanıyorlar. "Fenian Kardeşliği" isimli bir örgüt, silah kullanma ve savaşma tecrübesi kazanmış bu gazileri kullanıyor. Önce Kanada'da İngilizlere baskın eylemleri düzenliyorlar. Daha sonra anavatanlarına tecrübeli gazileri göndererek orada yeni bir isyan tetikliyorlar.
İrlanda kurtuluş hareketinin başarıya ulaşmasında, bu "know-how" transferinin büyük payı vardır. Bu dönemden sonra İrlandalı isyancılar hemen değilse de git gide daha akıllı, askeri teoriye vakıf liderler tarafından yönetilecek, yenilmeye devam etseler de yarım asır sonra bağımsızlıklarını elde edeceklerdir.
İngiliz komutasında gayet yiğit ve etkili askerler olan İrlandalıların İngilizlere karşı isyanlarının hep büyük yenilgilerle sonuçlanmasının nedeni budur: tecrübesizlik. Kurmaysızlık. O yüzden başka bir ülkenin savaşlarında bu tecrübeyi kazanıp, memleketlerine dönüp, birikimin oluşma sürecini hızlandırırlar.
Düşman saflarda, kendilerinin olmayan bir savaşta kardeşlerinin kanını döken İrlandalılar da boşuna ölmemiş olurlar en azından.
Erin Go Bragh diyerek memleketlerini zulümden kurtaranların şerefine. Ümit ediyorum ki, Türk Milleti de bir gün bütün planlarını esir Türk yurtlarını kurtarmak için yapar. Bütün imkanlarını bunun için seferber eder. Her adımını, bu mukaddes davaya bir fayda devşirmek hesabıyla atar.
*Mavi yazılar bağlantı içerir. Tıklayarak ilgili içeriğe ulaşabilirsiniz.
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar