Sosyal medyadan öğrendiğimize göre bir "Cin Hastanesi" açılmış. Manevi Şifa Merkezi, Türkiye'nin ilk ve tek "büyü bozma ve cin hastanesi" imiş. Öyle şarlatanlardan değil ama bunlar, taa Özbekistanlardan biyoenerji uzmanı getirtip cininizi çıkarıyor, hacamat yapıyor, iskeletinizden ağırlık kaldırıyorlarmış. Yok yok yani...
Ortaokul ve lisede, bizim tarih hocalarımızın sık sık anlattığı bir anekdot vardı. Hala anlatılır mı bilmem; zira günümüzde Kürtlerin Malazgirt'te Türkleri nasıl yenilmekten kurtardığını anlatan tipler var. (Araya not: Bu zırvaların kaynaklarından Metin Hülagü, Atatürk düşmanı olmanın yanında, bir yerel televizyonda "Avşar mısınız?" sorusuna "Allah korusun" diye cevap vermiş bir insan. Türkmen olmaktan Allah'a sığınan bu adamın Tarih Kurumu başkanı olduğu bir ülkenin böyle olması normal değil mi?) Her ne ise; anekdota göre, Türkler İstanbul'u fethederlerken, hatta surlar düşer iken, Bizanslılar meleklerin dişi mi erkek mi olduğunu tartışıyorlarmış...
Olay gerçek mi, değil mi bilmiyorum. Ama hocalarımızın bunu anlatma sebebi, bizleri rasyonel ve gerçekçi, seküler düşünceye yöneltmekti. Zira Türkler barut ıslahını, top ölçülerini tartışır ve en kudretli topları en sağlam ustaları gerekirse Avrupa'dan getirtip dökerken, Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartıştıkları için, biz Fatih olmuştuk, onlar "Kahpe Bizans". Şimdi ise, tam olarak bu sebepten Bizanslaşıyoruz. İslamcı iktidar döneminde bülbüller vakvaktan lisan öğreniyor, tarih, balığın tırmandığı kavaktan bahsediyor. Cin hastanesi, bunun karikatürize bir örneği; fakat devlet adamlarının, belediye başkanlarının istihbaratta kullanılan cinlerden bahsettiği, büyüye inananların devlet kurumlarını yönettiği bir ülkedeyiz. "Güzel ölmek" diye bir deyim kazandırdılar bunlar mesela.
Neden Yahudi Olmalıyız diye sormuştum bir zaman, tam olarak oraya geliyorum: Dincilerin belli şeylerin altından kalkması mümkün değil. Zira eşyanın tabiatını bilmezler, aklı bilmezler, usulü bilmezler. Belki ticarette yahut birtakım montajda başarılı olabilirler; ama onda da iş büyür de "ekonomi"ye yahut "montaja konu teknolojiyi yaratma"ya gelirse, tıkanır kalırlar. Böyle böyle, nereye kadar?
Şu sıralar Türkiye'deki dinci yapılar bir ittifak içindeler. Kendine Türk-islamcı diyen, milliyetçi görünümlü islamcılarla, milliyetçiliğe daha az işi düşen islamcılar, açıkça birlik halinde, başkanlığa yürüyorlar. Başkanlık, Erdoğan olmasa da iyi bir şey değil Türkiye için, bu ayrı mesele. Ama elbirliği ile, Erdoğan'ı başkan yapacaklar. Erdoğan'ın Batı'ya kendince rest çekip "Şangay!" diye ünlemesi, dinci yapılardan küçüğünü heveslendirmiş ve "Ne Batı, ne Şangay, Türk Birliği!" diye çıkış yapmışlar.
Bir an düşündüm... Akla, bilimselliğe, sekülarizme, modernizme bu kadar düşman bu güruh, nasıl Turan kurar diye. Öyle ya, Turan için her şeyden evvel, büyük şirketler, muhteşem bir ekonomi, dev bir sermaye birikimi lazım. Bunlardan bahsetmeden Turan'dan bahseden ya saftır, ya Türk'ün muhtemel uyanışını, doğru yol diye tali yollara saptırma peşindedir. Bunlara nasıl ulaşılacağını ekonomi ve siyaset bilim ve disiplinlerinde sağlam bir şekilde ele almadan beyan eden de, umut taciri, afyon tüccarıdır, şarlatandır.
Düşündüm dedim ya, hayal ettim... AKP-MHP birleşmiş, Erdoğan başbakan olmuş, liderinin MHPlilerinin iddia ettiği gibi AKP nedamet getirip milliyetçileşmiş, MHP de buna dışarıdan sebep olmuş. Tam istedikleri gibi yani her şey, Türkiye milliyetçi bir yola gitmiş. Batı'ya da, Şangay'a da posta koyulmuş. Sonra? Sonrası, istihareye yatıp strateji oluşturan bir Dışişleri, cinci hocaların cirit attığı MİT binası, yağmur duasına çıkan Tarım Bakanlığı... Bir fantazya meraklısı olarak, böyle bir Turan'da yaşamak isterdim kesinlikle, tek boynuzlu kanatlı atlar ve deniz kızları da varsa hele.
Hülasa, Türkiye'de seküler anlayışa düşman olan, bırak Türk'ü, müslümana da düşmandır. Bazı şeyler sebep değil sonuç: Batının ahlakını almadan, fennini yaratamazsın. Fenni yaratan ahlaktır zira, düşünce ahlakı. Batı'nın ahlakını almadan fennini alan doğulu, HD video ile adam yakma görüntülerini paylaşan IŞİD militanından öteye gidemez. Sakallı cübbelilerin düşünce ahlakından da en fazla Haccac, Yezid, Bin Ladin çıkacağını kesinkes, adeta suyun 100 derecede kaynadığını bildiğimiz gibi biliyoruz. Özgürlükçü ortam olmadan bilim adamı da çıkmıyor, sanatçı da, önder de. Kıbrıs'a çıkıyoruz çıkmasına da, ora halkını mutlu edemiyoruz. Türkiye'deki akıllı ve şehirli Türk, ülkeden kaçmak isterken, onların kaçmak istemesine neden olan güruhun kuracağı Turan'ı ne yapalım?
Öyleyse bunlarla Türk Birliği nereye kadar? Bilmem, fakat vaktiyle birtakım Turancılarla dalga geçen Neyzen Tevfik'in bir şiirini buraya koymak istiyorum:
Mevsimi geldi vatan pürşeref-ü şan olacak!
Seyreden satvet-i milliyeyi hayran olacak!
Ordumuz arz-u semalarda hükümran olacak!
Saf-be-saf ins-ü melek bende-i Turan olacak!
Yakacak Avrupa'yı naire-i savletimiz,
Yıkacak yumruk ile şeş ciheti milletimiz,
Tutacak enfüs ü afakı bütün şöhretimiz,
Nice mamurelerin halkı perişan olacak!
Yapacak yeryüzüne gayretimiz bir heykel,
Tapacak diktiğimiz heykele akvam-u düvel,
Serfürü eyliyecek bizlere ahkam-ı ezel,
En küçük bir kulumuz Nemse ve Alman olacak!
Alacak Rusya'da Petersburg'u askerimiz,
Dalacak kutb-ı şimali'ye yaman leşkerimiz,
Olacak Eskimolar bende-i fermanberimiz,
Şerrimizden nice ziruh herasan olacak!
Yıkacak bir elimiz vadi-i Hindistan'ı,
Sıkacak ta boğazından Japon'u, Efgan'ı,
Tıkacak bir kümese Bulgar ile Yunan'ı,
Sırb'dan evvel kulumuz Çin'le İtalyan olacak!
Yanacak İngiliz'in kuvvet-i bahr ü berri,
Sanacak Leh'le Fransız, bizi dehrin pederi,
Kanacak bir yalan atsak da eğer cinn ü peri,
Bu işe ilk şaşıran hasılı şeytan olacak!
Yeryüzü hep bizim oldu gelelim şu sadede,
Bütün akvam-ı cihan düştü amanla medede,
Bir kişi kalmadı artık karışan nik-ü bede,
Rub'u meskun yeniden saha-i ümran olacak!
Nafia emredecek şimdi mühendis Agob'a,
Bir tünel açmak için şöyle kutubdan kutuba,
Köprü inşası için lazım olan hayli duba,
Vükela Meclisi'nin boş kafasından olacak!
Dolacak şanlı eserlerle maarif sepedi,
Bir risale kalacak nisbeten ansiklopedi,
Şişecek hikmet ile kilyesi, kalbi, kebedi,
En küçük bir talebe dahi-i devran olacak!
Yazacak ismini yanlışsız o dem meb'usan,
Kalacak hayret içinde bu işe hep ayan,
Vükela karşılarında olacaklar lerzan,
Bunların bilmediği din ile iman olacak!
İşte bu zümre hukuk-ı vatanın müktesibi,
Bir düşün ki ne olur her birinin müntehibi,
Ötecekler bir ağaçta tüneyen karga gibi,
Bu sadadan nice har, vakıf-ı elhan olacak!
Derk ü fehm eyliyemez, bizdeki fikri Sokrat,
Bu ne tefrit-i tecahül ne ilimde ifrat,
Marta karşı çalacak zil borusu mah-ı şubat,
Bütçemiz vezne-i maliye'de raksan olacak!
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar