Türk milliyetçiliğinin en büyük kazanımı olan Milliyetçi Hareket Partisi, Devlet Bahçeli eliyle çözüm sürecinin, FETÖ'nün devlete sızışının, Mezar-ı Türk denen Süleyman Şah kabrinin terk edilişinin ve Ortadoğu'da batağa saplanmamızın mimarı, islamcı AKP'nin emrine verilirken, şükür ki bu operasyon tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşmeyecek. Danışmanları, şakşakçıları Türkiye'ye neden Recep Tayyip Erdoğan'ın lazım olduğunu, Devlet Bahçeli'nin ülkücülere "ben insanla geziyorum, bozkurtla değil" diyerek hakaret eden adama yanaşıp, milliyetçiliği ayaklar altına alışına ortak olmasının nasıl kutsal bir ülkücü fedakarlık olduğunu anlatadursunlar, kimi MHP milletvekilleri bu "herkesin içtiği su"dan içmeyi reddedecekler.
Bu vekillerin önceleri, sonraları önemli değildir. Nasıl bir büyük felaket yahut savaş anında, bizim iç çekişmelerimiz ve düşmanlıklarımız önemsiz hale gelir de önce ortak belayı def etmeye çalışırsak, Türkiye siyasetinin geldiği bu kırılma noktasında bu vekillere ne gerekenden fazla anlam yüklemeli, ne de geçmiş hesapları açıp altlarını oymalıyız. Meselemiz başkanlık meselesidir ve bununla sınırlıdır: Başkanlık sistemi Türkiye'ye zarar verip korkunç yetkileri Erdoğan'a tevdi edecektir. Bunu engelleyecek her hareket desteklenmeli ve bu insanlara moral verilmelidir.
Çok önceden konuşmak, bu insanları zor duruma düşürebilir, fakat hiç konuşmamak da bu insanları tecrit edecek, yalnızlaştıracaktır. Atila Kaya'nın istifa çıkışının bir rüzgar yaratması pek faydalı olacaktır. Bu nedenle, MHP'de hayır oyu vermesine kesin gözüyle baktığım -ve bir süredir insanlarla konuştuğumuz- isimleri paylaşmak istiyorum.
Kesinlikle hayır oyu verecekler: Atila Kaya, Yusuf Halaçoğlu, (Ümit Özdağ), Nuri Okutan, Zihni Açba, Oktay Vural, İsmail Ok, Seyfettin Yılmaz, Kadir Koçdemir, Ekmeleddin İhsanoğlu.
Muhtemel: Zuhal Topçu, Erkan Haberal, Kamil Aydın
Sürpiz: Şefkat Çetin
Elbette bu isimler bir büyük "bence" parantezi içindeler. Fakat Atila Kaya'nın Atsız vecizi alıntılarken "Saray" sözcüğünü tırnak içinde kullanması gibi çeşitli işaretler vermişlerdi. Zihni Açba, FETÖ meselesinde AKP'nin dahlini dile getirmiş, yeni paralel yapıların tehlikesine dikkat çekmiş ve askerlere saldırılmasını eleştirmişti. Soyadıyla müsemma, asil bir duruş sergileyeceğini düşünüyorum. İsmail Ok, ülkücülerin gözaltına alınmasına tepki göstermiş, Oktay Vural ve Zuhal Topçu, görevlerinden ayrılarak yönetimle aralarına mesafe koymuşlardı.
İhsanoğlu'nun Batı'dan kopuşumuzu eleştiren demeçlerini unutmamakta fayda var.
Bunun ötesinde, bu isimlerin çoğu, varlıklarını Bahçeli'ye borçlu olmayan insanlar. Bahçeli "bursu" ile hoca olan, görev alan, vekillikle taçlanan kariyer sahiplerine çok benzemiyorlar. Kendilerince bir ağırlıkları ve değerleri var, Türk milliyetçiliğinin temel şartlarından biri şahsiyetçilik ilkesi olduğu için, milliyetçi duruş göstermeleri bu yüzden kolaylaşıyor.
"Diğerleri" ise şunu unutuyorlar: Desteği verdikten sonra, AKP için fazla anlam ifade etmeyecekler. Zira MHP'de, birilerinin makam, para, itibar beklemeden çalışıp yarattığı kıymetin tepesine çöreklenip, caka satabiliyorlar "ülkücü terbiye"den dolayı ama, AKP'de bu faydasız tipler, eller kurulandıktan sonra kağıt havlularla aynı yere atılacaklardır.
Atila Kaya'nın istifa ederken "Bahçeli'nin evet demesi, farklı fikirde olanların bunu belirtmesini bir ahlaki zorunluluk haline getirmiştir" demesini önemsiyorum. Bakalım, oylama bize ne gösterecek...
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar