"Ya... işte böyledir kardeşim Hasan
Kazan ver, yiyelim, sen bak diyorlar.
Yiyince dursalar gam değil amma,
Üstelik, adama ahmak diyorlar."
Karakoç'un bu dizeleri, şu sıralar MHP seçmeni ile kendisine bilge lider denen adam ve şürekası arasındaki ilişkiyi çok güzel özetliyor.
Bir "seçim karnesi" çıkarmıştım MHP'ye ve iki buçuktan üç aldı demiştim. Geçen yazılarımdan birindeki "tesadüfen haklılık" ile de birleşince MHP'nin serencamını çok güzel özetliyor. "Tesadüfen haklı" olan Devlet Bahçeli, kendisine destek veren her kesimden ülkücüyü yine sinirlendirdi, üzdü, kızdırdı ve daha önemlisi Türkiye adına büyük bir yanlışı sürdürmekte ısrar ediyor.
Açıklanan milletvekili aday listeleri, bardağı taşıran son damla oldu. Fakat öncelikle dikkat çekmek istediğim bir şey var. Bahçeli ve ekibi insanlara sürekli "bu dava şahıslardan üstündür, şahsınızı öne çıkarmayın, nefsinizin peşine düşmeyin" diyorlar. Fakat nasılsa Devlet Bahçeli için geçerli değil bu kural. Eğer dava şahıslardan üstünse, ilk olarak kendisinin o makamı işgal etme ısrarını bırakması, ne işe yaradığı meçhul ve hatta ne idüğü belirsiz bir sürü adamın MHP'de işgal ettiği irili ufaklı görev ve makamlardan defolup gitmesi gerekirdi. Gence, aklı çalışana, kendisini geliştirmiş ülkücüye "şahsını öne çıkarma", geçimini siyasetten kazanana "çok yaşa başkanım".
Geçimini siyasetten kazanmak demişken, bir milletvekili adayının "meslek" kısmında "siyasetçi" yazıyor. Böyle korkunç bir şey olabilir mi? Geçimini siyasetten sağlayan bir insana mı oy vereceğim ben? Bunun ne demek olduğunun farkında mı? Meslek kısmına siyasetçi yazdırmak apaçık "ben siyaset sayesinde mevki kazanır, ihale vs. kovalar böyle yaşamımı idame ettiririm" demek. Bu hususa yazının sonunda geri döneceğim.
MHP, mevcut listesiyle büyük bir hata yapmıştır. Daha önce de söylemiştim: Örneğin Sinan Oğan'ı sevmiyorum ve partiden uzaklaştırılmasını doğru buluyorum. Fakat bu o kadar saçmasapan bir şekilde yapıldı ki, Oğan "prim yaptı". Iğdır'da şimdi kimsenin tanımadığı -şahsen iyi bir insan olabilir, tanımıyorum- bir aday koyulmuş birinci sıraya. Biz ikametgahımızı Iğdır'a aldırıp o Türkmen şehrini Kürt istilasından kurtarmaya çalışırken, bize her türlü zorluk çıkarılıp bizzat nüfus memurları tarafından beş yıldan beridir alakasız bir çok Kürt Iğdır'da oy kullanabilir hale getirilirken, AKP-HDP el ele Iğdır'ı Kürt şehri yaparken böyle bir tavır gerçekten anlaşılmaz. Meral Akşener'i birçok öne çıkan isme nazaran müspet bulurum, kendisinin kesilmesini hiç aklım almadı. Böyle uzar gider, fakat listelerin gerçekten "hadi lütfen bizi baraj altında bırakın" dermişçesine hazırlandığına kani oldum.
MHP'nin sorunu "adam kalitesi"dir. Kalitesiz adamlar var genel merkezde. Alayının mesleği "siyasetçilik", sorun burada. Bu adamlar nasıl düzgün bir politika izleyebilir, başarı kazanabilir? Ancak "AKP yöntemiyle", yani menfaat çarkları, yolsuzluk, hırsızlık, kandırma ve manipülasyon ile. Eh aynı tek adam iktidarı MHP'de de olduğuna göre MHP "küçük AKP" olma yolundadır.
Önemli bulduğum bir meseleye değineyim. Sizce son yüzyılda Alevilik'ten sünniliğe geçen sayısı mı fazladır, tersi mi? Elbette Alevilik'ten sünniliğe geçen sayısı... Neden? Alevilik baskı altında olduğundan gettolaşmıştır, esasen etnik bir mesele olmadığı halde etnik bir kimliğe dönüşmüştür. Bu yüzden köyden, yani Aleviliğin sosyolojik gerçekliğinden, kırsal Türkmen yaşantısından şehre göçen Alevi, ya sünnileşir, ya pratik ateist olur. Fakat getto ve etnik kimlik özelliği gösterdiğinden kolay kolay içine adam alamaz, bu yüzden yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. MHP de öyle: Ülkücülük bir getto kimliğine dönüştü. Yetişen, büyüyen, serpilen ya "karşı"ya geçiyor bu yüzden, ya apolitikleşiyor.
Çözüm? Örneğin Genel Merkez çok uzağa değil, bizzat kendi kitlesine "neden ülkücü oldunuz?" "neden MHP'li oldunuz" diye anketler yapıp uzmanlara yorumlatmış, bunun getirdiği içgörüye bina ettiği bir "ülkücü kazanma" stratejisi oluşturmuş mudur? Oluşturmamıştır. Bunun gibi birçok şeyi yapmamıştır, çünkü beceriksiz, kifayetsiz ve kabiliyetsizdir. E dava şahıslardan üstünse, ortada bir yetersizlik de varsa bu adamlar bu makamları neden işgal etmektedir?
M. Bahadırhan Dinçaslan
Bir "seçim karnesi" çıkarmıştım MHP'ye ve iki buçuktan üç aldı demiştim. Geçen yazılarımdan birindeki "tesadüfen haklılık" ile de birleşince MHP'nin serencamını çok güzel özetliyor. "Tesadüfen haklı" olan Devlet Bahçeli, kendisine destek veren her kesimden ülkücüyü yine sinirlendirdi, üzdü, kızdırdı ve daha önemlisi Türkiye adına büyük bir yanlışı sürdürmekte ısrar ediyor.
Açıklanan milletvekili aday listeleri, bardağı taşıran son damla oldu. Fakat öncelikle dikkat çekmek istediğim bir şey var. Bahçeli ve ekibi insanlara sürekli "bu dava şahıslardan üstündür, şahsınızı öne çıkarmayın, nefsinizin peşine düşmeyin" diyorlar. Fakat nasılsa Devlet Bahçeli için geçerli değil bu kural. Eğer dava şahıslardan üstünse, ilk olarak kendisinin o makamı işgal etme ısrarını bırakması, ne işe yaradığı meçhul ve hatta ne idüğü belirsiz bir sürü adamın MHP'de işgal ettiği irili ufaklı görev ve makamlardan defolup gitmesi gerekirdi. Gence, aklı çalışana, kendisini geliştirmiş ülkücüye "şahsını öne çıkarma", geçimini siyasetten kazanana "çok yaşa başkanım".
Geçimini siyasetten kazanmak demişken, bir milletvekili adayının "meslek" kısmında "siyasetçi" yazıyor. Böyle korkunç bir şey olabilir mi? Geçimini siyasetten sağlayan bir insana mı oy vereceğim ben? Bunun ne demek olduğunun farkında mı? Meslek kısmına siyasetçi yazdırmak apaçık "ben siyaset sayesinde mevki kazanır, ihale vs. kovalar böyle yaşamımı idame ettiririm" demek. Bu hususa yazının sonunda geri döneceğim.
MHP, mevcut listesiyle büyük bir hata yapmıştır. Daha önce de söylemiştim: Örneğin Sinan Oğan'ı sevmiyorum ve partiden uzaklaştırılmasını doğru buluyorum. Fakat bu o kadar saçmasapan bir şekilde yapıldı ki, Oğan "prim yaptı". Iğdır'da şimdi kimsenin tanımadığı -şahsen iyi bir insan olabilir, tanımıyorum- bir aday koyulmuş birinci sıraya. Biz ikametgahımızı Iğdır'a aldırıp o Türkmen şehrini Kürt istilasından kurtarmaya çalışırken, bize her türlü zorluk çıkarılıp bizzat nüfus memurları tarafından beş yıldan beridir alakasız bir çok Kürt Iğdır'da oy kullanabilir hale getirilirken, AKP-HDP el ele Iğdır'ı Kürt şehri yaparken böyle bir tavır gerçekten anlaşılmaz. Meral Akşener'i birçok öne çıkan isme nazaran müspet bulurum, kendisinin kesilmesini hiç aklım almadı. Böyle uzar gider, fakat listelerin gerçekten "hadi lütfen bizi baraj altında bırakın" dermişçesine hazırlandığına kani oldum.
MHP'nin sorunu "adam kalitesi"dir. Kalitesiz adamlar var genel merkezde. Alayının mesleği "siyasetçilik", sorun burada. Bu adamlar nasıl düzgün bir politika izleyebilir, başarı kazanabilir? Ancak "AKP yöntemiyle", yani menfaat çarkları, yolsuzluk, hırsızlık, kandırma ve manipülasyon ile. Eh aynı tek adam iktidarı MHP'de de olduğuna göre MHP "küçük AKP" olma yolundadır.
Önemli bulduğum bir meseleye değineyim. Sizce son yüzyılda Alevilik'ten sünniliğe geçen sayısı mı fazladır, tersi mi? Elbette Alevilik'ten sünniliğe geçen sayısı... Neden? Alevilik baskı altında olduğundan gettolaşmıştır, esasen etnik bir mesele olmadığı halde etnik bir kimliğe dönüşmüştür. Bu yüzden köyden, yani Aleviliğin sosyolojik gerçekliğinden, kırsal Türkmen yaşantısından şehre göçen Alevi, ya sünnileşir, ya pratik ateist olur. Fakat getto ve etnik kimlik özelliği gösterdiğinden kolay kolay içine adam alamaz, bu yüzden yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. MHP de öyle: Ülkücülük bir getto kimliğine dönüştü. Yetişen, büyüyen, serpilen ya "karşı"ya geçiyor bu yüzden, ya apolitikleşiyor.
Çözüm? Örneğin Genel Merkez çok uzağa değil, bizzat kendi kitlesine "neden ülkücü oldunuz?" "neden MHP'li oldunuz" diye anketler yapıp uzmanlara yorumlatmış, bunun getirdiği içgörüye bina ettiği bir "ülkücü kazanma" stratejisi oluşturmuş mudur? Oluşturmamıştır. Bunun gibi birçok şeyi yapmamıştır, çünkü beceriksiz, kifayetsiz ve kabiliyetsizdir. E dava şahıslardan üstünse, ortada bir yetersizlik de varsa bu adamlar bu makamları neden işgal etmektedir?
MHP bir büyük balina leşidir. Görkemli, büyük, çöküşü bile göz kamaştırıcı fakat nihayet ölü.
Balina leşleri, denizlerdeki yaşam için çok önemlidir. Dibe çökerler ve orada bambaşka bir yaşam doğar. Bir mikrokozmos oluşur desek yeridir. İrili ufaklı birçok canlı, o leşten beslenerek büyür, gelişir, serpilir, çeşitlenir. Bazıları yıllar sonra dev cüsselere ulaşırlar. Balina olmazlar ama, sözgelimi dev denizanaları olurlar.
Balina leşleri, denizlerdeki yaşam için çok önemlidir. Dibe çökerler ve orada bambaşka bir yaşam doğar. Bir mikrokozmos oluşur desek yeridir. İrili ufaklı birçok canlı, o leşten beslenerek büyür, gelişir, serpilir, çeşitlenir. Bazıları yıllar sonra dev cüsselere ulaşırlar. Balina olmazlar ama, sözgelimi dev denizanaları olurlar.
Türk milliyetçiliği kendisini MHP'nin çöküşüne de hazırlamalı. O çöküş yokoluş değil, bir başka yaşama filiz veren bir döngü olmalı.
Ortada bir büyük ahlaksızlık ve kültür sorunu var. "Değerler ve ahlak" yanlış kurgulanmış MHP'de. Aslan yatağında tilki yatar mı diye soruyor ya bir Alevi ozan. Tilki deliğine de aslan giremez. Yükselmeyi sağlayan dinamikler, önem verilen değerler ve genel ahlak bozuksa, kaliteli adamı çekemezsiniz. Örneğin bir Mete Eke vardı geçen dönem Kayseri'den aday adayı. Her yeri "lidere sadakat şerefimizdir" afişleriyle donatmıştı. Bak bak: Seçmen Mete Bey'e, Bahçeli'ye çok sadıkmış diye oy verecek sanırım? Değerler ve dinamiklerin nasıl hastalıklı olduğunu bu örnek anlatıyor: Suç Mete Bey'in değil, fakat partide bir yere gelmek istiyorsanız böyle olmalısınız. Sistem bu.
Fakat tek tesellim, MHP böyle böyle kendini kaybettikçe, baş aşağı düştükçe, Bahçeli'nin elinde bir kısır, çorak tarlaya döndükçe bu adamlar uzaklaşacaklar, "meslekleri"ni icra edip rant sağlayabilecekleri başka alanlara yönelecekler. O zaman belki MHP'ye eli yüzü düzgün, başarılı, belli bir alanda uzmanlaşmış, yeni nesil insanların gelebileceği bir ahlak ve değerler sistemini hakim kılabiliriz.
Geçenlerde bir anket yapmıştım, yaklaşık 1000 kişi katılmıştı. Ankete göre en memnuniyetsiz seçmen büyük bir farkla MHP seçmeniydi. Bir anket de az evvel yaptım, MHP aday listesine dair seçmenin tutumu hakkında. Çoğunluk kızgınım, memnun değilim derken bir kesim "başa gelen çekilir" demiş. Ben de aslında öyleyim ama, bu iş böyle yürümez. Bilge'nin bilge olmadığının görülmesi lazım, biz başa geleni çektikçe, memnuniyetsiz ama suskun oldukça gemi azıya almaya devam edecekler. Bir dönem önce CIA ajanı dediği adamı vekil yapacak, kanlı bıçaklılar bir anda dost olup kucaklaşacak vs. olan ülkücüye olacak. Gençler de, sosyal medyada gözlemlediğim gibi, ya ikrah edip gidecekler, ya da abilerine özenip ona buna ağam paşam çekecekler. Koskoca camiada lafı dümdüz söyleme cesaretini gösteren adam yok, sürekli bir süfli, ahlaksız hesap; buna da ilm-i siyaset diyorlar.
O yüzden beyan edeyim: Bu seçim oyum "emaneten" MHP'ye. Hiçbir işini profesyonel yapamayan (Örneğin web sitesi. Adam üşenmemiş banka sitelerinin adreslerini bile koymuş web sitesine. Kendi havza kuruluşlarını koymayı bile akıl edememiş.) başarı sağlayamayan Bilge ve ekibi biz "güzel, doğru ve gerçek ülkücüler"e "hadi lan ordan, size ihtiyacımız yok" dedi. O yüzden herhangi bir şekilde çaba göstermeyeceğim MHP için, sandık görevlisi olacağım sadece, o da AKP oy çalmasın diye. Lafıma kıymet veren herkese de bu tavrı öneriyorum.
Ortada bir büyük ahlaksızlık ve kültür sorunu var. "Değerler ve ahlak" yanlış kurgulanmış MHP'de. Aslan yatağında tilki yatar mı diye soruyor ya bir Alevi ozan. Tilki deliğine de aslan giremez. Yükselmeyi sağlayan dinamikler, önem verilen değerler ve genel ahlak bozuksa, kaliteli adamı çekemezsiniz. Örneğin bir Mete Eke vardı geçen dönem Kayseri'den aday adayı. Her yeri "lidere sadakat şerefimizdir" afişleriyle donatmıştı. Bak bak: Seçmen Mete Bey'e, Bahçeli'ye çok sadıkmış diye oy verecek sanırım? Değerler ve dinamiklerin nasıl hastalıklı olduğunu bu örnek anlatıyor: Suç Mete Bey'in değil, fakat partide bir yere gelmek istiyorsanız böyle olmalısınız. Sistem bu.
Fakat tek tesellim, MHP böyle böyle kendini kaybettikçe, baş aşağı düştükçe, Bahçeli'nin elinde bir kısır, çorak tarlaya döndükçe bu adamlar uzaklaşacaklar, "meslekleri"ni icra edip rant sağlayabilecekleri başka alanlara yönelecekler. O zaman belki MHP'ye eli yüzü düzgün, başarılı, belli bir alanda uzmanlaşmış, yeni nesil insanların gelebileceği bir ahlak ve değerler sistemini hakim kılabiliriz.
Geçenlerde bir anket yapmıştım, yaklaşık 1000 kişi katılmıştı. Ankete göre en memnuniyetsiz seçmen büyük bir farkla MHP seçmeniydi. Bir anket de az evvel yaptım, MHP aday listesine dair seçmenin tutumu hakkında. Çoğunluk kızgınım, memnun değilim derken bir kesim "başa gelen çekilir" demiş. Ben de aslında öyleyim ama, bu iş böyle yürümez. Bilge'nin bilge olmadığının görülmesi lazım, biz başa geleni çektikçe, memnuniyetsiz ama suskun oldukça gemi azıya almaya devam edecekler. Bir dönem önce CIA ajanı dediği adamı vekil yapacak, kanlı bıçaklılar bir anda dost olup kucaklaşacak vs. olan ülkücüye olacak. Gençler de, sosyal medyada gözlemlediğim gibi, ya ikrah edip gidecekler, ya da abilerine özenip ona buna ağam paşam çekecekler. Koskoca camiada lafı dümdüz söyleme cesaretini gösteren adam yok, sürekli bir süfli, ahlaksız hesap; buna da ilm-i siyaset diyorlar.
O yüzden beyan edeyim: Bu seçim oyum "emaneten" MHP'ye. Hiçbir işini profesyonel yapamayan (Örneğin web sitesi. Adam üşenmemiş banka sitelerinin adreslerini bile koymuş web sitesine. Kendi havza kuruluşlarını koymayı bile akıl edememiş.) başarı sağlayamayan Bilge ve ekibi biz "güzel, doğru ve gerçek ülkücüler"e "hadi lan ordan, size ihtiyacımız yok" dedi. O yüzden herhangi bir şekilde çaba göstermeyeceğim MHP için, sandık görevlisi olacağım sadece, o da AKP oy çalmasın diye. Lafıma kıymet veren herkese de bu tavrı öneriyorum.
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar