Üye Girişi

Üye Girişi

İstifa ediyorum, ben tek siz hepiniz!

20 Ağu 2018

Bir süredir şahsımı hedefe koyan haberler yapılıyor, tetikçilik yapılıyor. Kasten bu saate kadar sessiz kaldım, fakat şimdi hem olayı, hem faillerini, hem de sonuçlarını ifade etme zamanı.

Şimdi iki husus var, birincisi Muhsin Yazıcıoğlu meselesi, diğeri darbe gecesi attığım tweetler. Bu ikisini hızlıca açıklayıp, NATO mevzusuna değinip bu tetikçiliğin iç yüzünü deşifre edeceğim. 

MUHSİN YAZICIOĞLU'NU SEVMİYORUM. Bayağı, bildiğin, düpedüz, dobraca, adamı sevmiyorum. Bazı şahısları sevmediğim için beni hiçbir mahkeme, hiçbir kanun mahkum edemez. Adama hakaret etmedim ve vaktiyle Türk milliyetçiliğine hizmeti dokunduğu için ettirmeyeceğimi beyan ettiğim tweetlerim de var. Ne demişim? "Sevmem, rahmetle anmam. Kurduğu teşkilat yığınla cinayet işlemiş ve Alperen adının kötü anılmasına neden olmuş." Hala aynı fikirdeyim: Türkiye'de tedhiş ve karmaşa ortamı yaratmak isteyenler hep bu yapıyı kullandılar. İşlenen cinayetlerde FETÖ sızması ve teşviki olduğu yazılıp çizildi, iddianamelere girdi. Etrafında siyaset yapanların onu nasıl bir tuzağın içine çektiğini fark edip, kendisi de, bizim tarlayı başkaları sürmüş diyerek bunu itiraf etmiş, belki de pişman olduğunu dile getirmişti. Adam kendisi dile getirince normal de, benim buna atıf yapmam neden böyle bir nefret furyasına neden oluyor? Yok şarap içiliyor diye etkinlik basan, insanları milliyetçi-mukaddesatçı damardan tiksindirecek yığınla eylem yapıp, sürekli alet olan bir yapıya iltifat mı edecektim? Üstelik, yok dövelim, yok asalım, yok vuralım beyanları dönüyor sosyal medyada. Bir adamı sevmediğini beyan edip eleştirince onu vuracağını söyleyen bir yapı, sevmemekte haklıyım demek ki. Üstelik, ben Başbuğ'un hatasıyla sevabıyla büyük bir Türk milliyetçisi olduğunu düşünüyor ve BBP hareketinin çok stratejik bir zamanda ayrılmakla ülkücülere yapılan bir operasyona alet olduğunu iddia ediyorum. Kimse kimseyi kandırmasın, ben ülkücü hareketin çocuğuyum ve hayatım hep ülkücü çevrelerde geçti. Yazıcıoğlu yaşarken ben kendisine sempati besleyen -eski BBP'liler hariç- hiçbir ülkücüye rast gelmedim. Dağıttığım ocak dergisinde onu benden çok daha sert eleştiren yazılar vardı, onları okudum. Bu tavrımın arkaplanı, geçtiğim tedrisattadır, ben Başbuğ'a ihanet edildiğini düşünüyor ve sabık hizmetleri ile özgür iradelerine saygı gösterdiğimden BBP kanadına hakaret etmiyorum. Kimse beğenmediği bir yapıda durmak zorunda değildir. Ama o yapıda kalanların da gitmeyişlerinin nedenlerini sıralama, gidenleri eleştirme hakkı vardır. 2017 yılında dek MHP üyesiydim, tavrım buydu. Hala budur, kimi sabık BBP'li insanların cürüm psikolojisiyle vay abimize saldırıyor koşun tavırları, kendi eksikliklerini ve çoğunlukla kendi başkanlarına bile yönelen kirli manevralarını gizlemek içindir. 

Gelelim darbe gecesine. Ettiğim bir laf var: Hiçbir başkomutan silahsız insanları kendisi için ölmeye çağırmaz. Hala arkasındayım. Fakat bazı tweetler var ki, istihza amaçlı ya da olayın şokuyla atılmış tweetler. Meşhur bir tweet vardı hatırlarsanız, "Darbe oluyormuş. Yok ejderha indi a... k...". Onun ötesinde, benim o dönemki suçum darbenin her türlüsüne değil, Fethullahçıların yaptığı darbeye karşı olmamdı. 26 yaşındaydım ve o zamandan bu zamana darbenin her türlüsüne karşı olabilecek bir fikri düzeye erişmişimdir. Sildiğim tweetlerin tekrar tekrar önüme sürülmesi bunu gündemine almıyor. Ki suça teşvik yok, darbeyi övmek de yok, yalnızca Tayyip Erdoğan'ın arzu ettiği makbul vatandaş olmaktan geri kaldım. Hala da o vatandaş değilim. Bunun bedelini ödetmeye çalışıyorlar bana, ama peşin öder, üstü kalsın der masadan da kalkarım, bilmiyorlar. Koskoca Cumhurbaşkanı'nın haberdar olmadığı, ne idüğünü anlamasının zaman aldığı, teyakkuzunun ve karşı hamlesinin geciktiği, üstelik öncesinden yığınla yasadışı iş yapmış bir yapının 14 yıllık iktidarının bizi her şeye şüpheci baktırdığı bir dönemde 26 yaşındaki gençten ne bekliyorlardı? O dönem MHP üyesiydim, Bahçeli'nin attığı mesajlar ve MHP resmi hesabının attığı tweet hala duruyor. Özeti şudur: Kimse sokağa çıkmasın. Ben de kimse sokağa çıkmasın dedim. Bahçeli kahraman, ben hain? Sözüme kıymet veren gençlere de, benim gibi darbe cumhuriyetçi olsaydı sempatik bakabilecek durumdalarsa, öyle olmadığını ikaz için suça bulaşmayın dedim. FETÖ-AKP savaşında yazdığım yazıların çoğu duruyor. "İt dişi, domuz derisi" demişim. Bir üçüncü yol özlemişim. Hala o fikirdeyim, dik durmaksa mesele, ben 15 Temmuz öncesinde, fethullahın köpeği olmak bütün kapıları açarken olmayarak dik durdum. 15 Temmuz gecesi Erdoğan'ın fırsata dönüştürme operasyonuna, "bunda en büyük pay onun ve hükumetlerinin bunları devlete sızdırmasındadır" diyerek dik durdum. Sonrasında ona biat etmeyerek, İYİ Parti'ye ve Meral Akşener'e destek vererek dik durdum. Girdiğim her işten siyasi görüşlerim nedeniyle ayrılmak zorunda kaldım, emeğimi, yüklüce maaşları, imkanları bıraktım. Dik durmanın bedelini ödemeye hep hazır oldum ve bugün de hazırım. Ben Erdoğan'ın ve hükumetlerinin bu işteki payını dile getirmeyi beni Fen Lisesi'nde parasız yatılı okutan milletime bir borç bilirim. Makam, sorumluluk ve yetki sahibi insanlar aman aldatıldık deyip sıyrılıverirken, işte, 28 yaşında bir genç bunu da söylemiyor ulan. İnadına söylemiyor, inadına, vay efendim ben reisi çok severim bir yanlış anlaşılma olmuş bana ahmak diyebilirsiniz demeyeceğim. Yanlış anlamaya mahal verecek tweetleri zaten sildim, bu fikrimin değiştiğini gösterir. Ama vay sen FETÖcüsün diye üzerime gelenlerin FETÖcülüklerini ispatlar, gerekirse 100 yıl içeride yatarım. Hem kanımdan, hem sütümden bu bendeki huydur, eğer benim önemsiz varlığım ve duruşum bir yerlerin adamlarını tedirgin ediyorsa, buna kahkahayla güler, iftihar ederim.

NATO mevzusu? Türkiye NATO'nun üyesidir ve öyle kalmalıdır. Üye olması ve kalmasında, bu fikrimi devlet erkanının paylaşması amildir. Öyleyse ne yapmalı? Türkiye NATO nezdinde itibarlı olmalı, kazanç sağlamalı, NATO bünyesinde ona çekilecek operasyonlara karşı mevziler kazanmalı. Ben buna hizmet ettim ve Türkiye'yi temsil ettim. Rusya'dan fon alıp ajanlık faaliyeti yapanlar bunu anlamazlar, ben cebimden masraf yaptım ülkemi temsil etmek için. Uzun uzadıya yazmayacağım: Benim vay Amerika iyi olsun, gelişsin, sağa sola operasyon çeksin diye bir çabam ya da demecim yoktur. Fakat bana saldıranlar Rusya iyi olsun, Putin Türkiye'de ilk gece hakkı kazansın diye çabalayan Rusçu yapılar. Her türlü Rus işgalini savunan, insan öldüren, suikast düzenleyen, despot bir diktatörü savunup onu hürriyetin anahtarı olarak sunan adamlar. Uzun süredir rahatsız ediyorum, iki dilde mücadele ediyorum ve iyi yapıyorum. Kinlerini kustular, tetikçilik yapmaya kalktılar ama bakın, doğru dürüst kimse atlamadı. Kendi Putinci oğlanları ve siyasi geçmişleri kirli olup tertemiz bir Türk milliyetçiliğiyle karşılaşınca devreleri yanan kafasızlar dışında kimse itibar etmedi. 

Şimdi gelelim bu işler neden oluyor mevzusuna. Çok basit: Dolandırıcılar, gözden düşmüşler, Meral Hanım'a küfredip, sonra davet edilince çark eden, makam mevki beklerken susan, istediği olmayınca da bir çark daha ediverip ona kin kusanlar; her oturduğunun gazına gelip mabadından komplo teorileri üretenler, biatçılar, islamcılar, teröristler, hainler bir oldular, bana çullandılar. Zira hiçbirine itibar etmedim. Hiçbirine boyun eğmedim. Kimsenin adamı olmadım. Tertemiz Türk milliyetçisi oldum ve paraya, makama, adamın adamlığına hep posta koydum. Kendileri diş gösterip tekrar teveccüh görmek için Akşener ve İYİ Parti'yi eleştirdiler. Karşılığında hak ettiklerini aldılar: Yok sayılma. Ama ben kurucu olmadım diye isyan etmedim, filanca talebim yerine getirilmedi diye düşmanla işbirliği yapmadım. Partiyi yapıcı bir şekilde eleştirdim ve mükafatı GİK üyeliği oldu: Eleştir ve çözümün ortağı ol dendi. Kendilerinin seciyesi bozuk olduğundan, bu güzelim örneğe tahammül edemediler. Alıştıkları kirli siyaset sürsün istediler. Kıskançlıkla, hasetlikle, hainlikle saldırdılar. Hala bir halt yapamadılar. Hala arzu ettikleri olmadı. Olmadığı için de kıvranıyorlar, üstelik korkuyorlar. Neden olmuyor? Neden 28 yaşındaki toy bir adamı yiyemiyoruz? Yoksa...?

Dikkat çekmek istediğim bir husus var. Ne zaman Meral Akşener bir gence teveccüh gösterse, onun üzerine çullanıyorlar. Çünkü yerleri daralacak. Çünkü hiçbir halttan anlamıyorlar, zatlarında vasatı aşanı geçtim, vasat özellikler bile yok, eğitimli, donanımlı, işe yarar bir genç geldiğinde kuduruyorlar. Gerizekalı, aşağılık, beceriksiz, işe yaramaz adamlar oldukları ortaya çıkıyor diye. Bana tetikçilik yapılırken birkaç hesaptan hanım GİK üyesi kardeşlerime de dil uzatıldı ama çok aşağılıkça olduğu için, muhtemelen uyarılar geldi ve silindi. Hiçbir şey bulamıyorlarsa, bir genç kadının namusuna dil uzatacak kadar aşağılık yaşam formları bunlar. Beni geçtim; ben bunlarla başa çıkarım. Fakat bu süreç devam edecek, herkesi bu aşağılık tavrın karşısında durmaya davet ediyorum. 

Bir başka husus da şu: Bunlar tetikçilik yapmak için Tayyip Erdoğan'ın yarattığı algıyı ve yöntemleri kullanıyorlar. Düşmanla işbirliği yapıyorlar. Bir salak çıkıyor mesela, İnce için "Doları düşürecekmiş. Napacaktı, Batı'yla mı anlaşacaktı?" diyor. Tayyip Erdoğan'ın damada ekonomi teslim etmesi, akla zarar hamleler, ekonomi 101 okumuş herkesin görebileceği kusurlar değil de, Erdoğan'ın iddia ettiği gibi dış güçlerin oyunları yükseltiyormuş doları, onlarla anlaşınca da iniyormuş. İnce'ye bunu yapanlar, bana da aynını yaptılar. Bir de Rus istihbaratının yıllardır kullandığı öcüleştirme taktiklerini kullandılar. NATO'cuymuş, vur gitsin. Ama, yok öyle yağma: Biz milliyetçiliği de, siyaseti de, diplomasiyi de asıl kaynaklarından öğrendik, Putin yalakası madrabazların saldırılarına bağışıklığımız var. Başbuğ'a dil uzatanlar, bana da uzatmışlarsa şeref sayarım. Her türlü alçaklığın ve işbirliğinin gediklileri, bana iftira atarlarsa şeref sayarım: FETÖcü olmadığımı biliyorum, emniyet de biliyor, istihbarat da. Bana bir şey olmaz. En fazla gözümü korkutmaya çalışırlar, o göz de kralından korkmaz. Rus ajanları mı beni NATO'cu diye yaftalayıp gözden düşürecek? 

Bana düşmanla işbirliği, Erdoğan'ın yarattığı algılar ve onun yöntemleri ile saldıranları izleyenlerin görmesini istiyorum: Erdoğan'ı iktidarda tutan bunlardır. Hemen yalakalığa, tetikçiliğe, tedhişe, cımbızla cümle seçip kötü ışıkta göstererek itibar suikastine hazır olanlar, Erdoğan'ın beslendiği asıl kaynaktır. Bunlar, Ady Endre'nin şiirinde, ne zaman bir gül bitecek olsa onu yiyen sığırlar diye tarif ettiği sürüdür. Yalnızca AKP ile değil, onunla şahsi menfaatlerini tevhid etmiş, üstelik hiçbir ahlaki, ideolojik prensibi olmayan, her türlü aşağılık eyleme hazır ve razı insanlarla mücadele ediyoruz. Hatta onlarla daha çok mücadele ediyoruz, zira onlar, Erdoğan'a da kötülük yapıyorlar. 

Şimdi, İYİ Parti'deki GİK üyeliğimden istifa ediyorum. Partinin benim üzerimden yıpratılmasına izin vermem çünkü. Partiye destek vermeme neden olan mücadele ve fikirlerim ise devam edecek. Hedef benim, buyrun, ben tekim siz hepiniz. Genç kızların namusuna dil uzatmayın, siyasi hassasiyetleri tehdit olarak kullanıp benim gibi bir adamı nasıl savunursa savunsun hedefe oturtulacak partime saldırmayın. Toplayın bütün esbab-ı cefanızı, üzerime gelin. Hadi buyrun tutuklatın, gözaltına aldırın. Hadi buyrun savcılığa dilekçe yazın, sizi ne tutuyor? Sizden korkan sizin gibi olsun, annemin terliği ve nişanlımın huysuzluğundan başka hiçbir şeyden korkmadım şu kısa hayatımda. Bir avuç dolandırıcıdan, sabık işkenceciden, ajandan, onun bunun ulufeli komplo teorisyeninden mi korkacağım? Onların suikastine alet olup, parti disiplinini hiçe saymış Yavuz Ağıralioğlu'na da değineyim: Bir gelip bana sorabilirdi. Bu tavrıyla hem partiye, hem Genel Başkan'a suikast yapılmasına dahil olmuştur. Ben istifa ediyorum, o partiye verdiği bu zararı, bir avuç çetenin küçük çevrelerle sınırlı kalan, itibar görmeyen tetikçiliğine alet olmasını nasıl değerlendirecek? Kendisini istifaya ve tertemiz bir adama çullanırken ortak olduğu için vicdan muhasebesine davet ediyorum. 

Beni sevenler, destekçilerim, çok sevmese de haklı bulanlar, şunu bilsinler: Ben evet, sert bir adamım. Sivri bir adamım. Ama benim kibrim düşmanadır, kafasızadır, had bilmezedir. İşte o kibrin ne kadar haklı olduğunu da görmüş bulunduk. Ama ben ülküdaşıma, kardeşime, yoldaşıma hiç yamuk yapmadım, yapmam. Sizin boynunuzu da yere eğdirmem. On yılı aşkın süredir sağda solda yazar, gezer, konuşurum. Çizgim netçe bellidir. O çizgiden hiç çıkmadım, ve gördünüz ki kimse beni bilimsel düzlemde, akılcı bir şekilde eleştirmedi. Varsa yoksa tetikçilik, dedikodu. Ben bir temsil üstlendiğimi düşünüyorum, aklı başında, şehirli, medeni Türk milliyetçilerinin temsili. O temsile halel getirmedim, şahit olunuz. Şansım varken Parti ile para ilişkisine, çalışan ilişkisine girmedim, şahit olunuz. Gel şuna tetikçilik yapalım, şuna iftira atalım, gel şuraya hizmet edelim tekliflerini kabul etmedim, şahit olunuz. Bana çullananların hepsine de geçmişte hayrım dokunmuştur, faydam dokunmuştur, şunu şunu yaptım diyerek başlarına kakmadım, o seviyeye inmedim, hala ilmi satıhtayım, şahit olunuz. FETÖ'ye karşı çıkarken Avrusyacılığa, Tayyipçiliğe bulaşmadım, dediğimden dönmedim, şahit olunuz. Bildiğimi söyledim, bildiğim eksik, yanlış olabilir. Ama o eksiği ve yanlışı görünce düzelttim, hiçbir muarızımdan da bu cihetten bir eleştiri gelmedi, şahit olunuz. 

28 yaşında bir gencin, Meral Akşener'in çok beğenilen konuşmasını yazdığını düşünüp, aman bu insanımızın hassalarını yakalar, partiye faydası dokunur da bizim düzenimizi bozar diye üzerine çullananlar ile, onların kalemşörleri, siz de şahit olunuz. Sizden korkmadım, hala gülüyorum. Hala espri yapıyorum. Gaza getirdiğiniz külhanbeylerini evimin önüne yollayacakmışsınız, onları da bekliyorum. Siz elin çocuğu üzerinden siyaset yaparsınız, ben iki elimle yapıyorum. Hodri meydan!

Bir sinirle telefonumu kırdığım için sosyal medya hesaplarıma giremiyorum. Bu yazıyı destek veren herkesin paylaşıp yaymasını rica ediyorum. 

Önemli Not: Yazıyı kaleme aldıktan yaklaşık 5 saat sonra, iş FETÖ mevzusundan çıkıp iyiden iyiye Muhsin Yazıcıoğlu hikayesine döndü. O yüzden bu notu ekleme ihtiyacı hissediyorum. 2-3 yıl önce atılmış ve silinmiş tweetler. Neden sildim? Dikkat çektiğim, BBP camiasına sızan ve Alperen sözcüğünü cinayetlerle birlikte anılmasına neden olan yapıydı. Muhsin Yazıcıoğlu'na katil demedim, bu sızmalara açık yapıyı kurduğu için eleştirdim. Yazıcıoğlu'nun kendisinin de bunu itiraf ettiğine dikkat çektim. Fakat o zaman da gümbürtü kopmuş, bize katil diyor diye yaygara koparmışlardı. Bu nedenle silmiştim. Silinmiş tweetler, o kadar yıl sonra neden gündeme gelir? Demek, Yazıcıoğlu'nu da çembere alıp bir çıkmaz yola çıkartan, nihayet ölümüne de neden olan yapı, benim üzerimden bir siyasi hesap yapıyor. Tehdit savuran güruh, bir dakika durup bunu düşünmüyor. Vatan sağ olsun, benim için bu oklara hedef olmak şereftir. Bütün tehditlerle ilgili yasal işlem yapıp, hedef gösterenleri, azmettiricileri de ben takip edeceğim.


M. Bahadırhan Dinçaslan

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

 
mbdincaslan.com | © 2024 Tüm Hakları Saklıdır

Yorumlara dahil kullanıcılar

Who's Online

1267 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Latest Park Blogs