Bahçeli ülkücüleri sokaktan çekti... İlk duyduğum andan beri ifrit olduğum bir laf; ben ülkücüyüm ve sokaktayım, hırsız değilim, ırz düşmanı değilim, kimsenin elinde tasmam yok, beni kimse sokaktan çekemez... derdim.
Fakat uzun süredir ekliyordum da, "Bahçeli, ülkücülerin dışarıya, düşmana yönelik caydırıcılığını sıfırladı, fakat bugün ülkücüye mafyalık yapan, ülkücüye saldıran bir mafya örgütlenmesinin başında duruyor. Sokaktan çekti dediğiniz ülkücülerin arasına soktuğu kendi köpeklerini, ülkücülerin üzerinde baskı kurmak için kullanıyor" diye. Bugün artık mafyanın ötesine geçip, terörist bir örgütlenmeyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.
Terör sözcüğü malum olduğu üzre "korku" anlamına geliyor ve terörizm korku yaratmak suretiyle amaçlarına ulaşmayı hedefleyen grupların kullandığı yönteme deniyor. Eskiden tedhiş derlermiş, dehşet saçmak. Bugün Meral Akşener destekçilerinin düzenlediği bayram tebriğine saldıran sözde ülkücüler, bana bunu düşündürdü. Üstelik, azmettirici de belli, Şefkat Çetin. Attığı tivitte, güya bayramlaşan ülkücülere bir ders vereceklerini beyan etmiş.
Ülkücü gençlere sahip çıkmayıp, Fıratımızı köpeklerin önünde yalnız bırakarak katlettiren, sonra cenazesine bile gitmeyenler, ülkücüler edebinden sustukça, gücümüz bunlara yeter zannına kapılıp efeleniyorlar... Ve terörist yöntemleri kullanarak, bir bayram tebriğini basıp, silah sıkarak korku salmaya, muhalifleri yıldırmaya çalışıyorlar. Bunun PKK, DHKP-C yahut IŞİD'den ne farkı vardır? Hiçbir farkı yok, belki şundan başka: Sonuncusu hariç, bu örgütler "akıllı" değil ama kurnazdırlar. Bu kadar tepki çekecek bir hareket yapmazlar, böyle bir bayram tebriğine saldırınca ellerine bir şey geçmeyeceğini bilirler. Bizim acemi teröristler hem alçak, hem kafasız, Meral Hanım'a yönelen her haksız saldırının onu biraz daha büyüttüğünü görmüyorlar.
Şöyle bir düşünüyorum, basına pek yansımayan "ülkücüye yönelik terörist saldırılar"dan başka (başkan adaylarına saldırı, muhalifleri destekleyenlere saldırı... Bahçeli ve Şefkat Çetin ekibinin sicili kabarıktır ama kol kırılır yen içinde kalır diye dışarı pek yansıtılmamıştır) aklıma gelen, basına yansıyan iki "vukuat"ı var bu teröristlerin. İlki, İstanbul il başkanı Mehmet Bülent Karataş'ın, Cemaat medyasını korumak için Bahçeli'nin emriyle gidip, polis tarafından tartaklandığı vukuat... Diğeri de bu, Şefkat Çetin'in açık azmettiricilik itirafıyla gelen, ülkücülere yönelik darp girişimi ve silah sıkmak. Basitçe, Bahçeli ve şürekası, MHP'ye çöreklenerek, MHP'nin imkanlarını önce cemaatin, orada boyunun ölçüsünü alınca sonra Tayyip Erdoğan'ın emrine veren bir terörist yapılanma görüntüsü arz ediyor. Tehdidin, tedhişin, silahlı saldırının gırla gittiği bu süreci cumhuriyet savcıları takip etmiyor mu acaba? Hiyerarşik yapılanma desen var, çıkar amacı desen var, hatta hukuku askıya aldıklarından, belki anayasal düzeni değiştirme amaçları bile vardır. Bu yazım bir ihbar kabul edilebilir, bir soruşturma gerekliliği çok açık değil mi?
Sosyal medyada bir grup gencin müstehzi bir icadıydı, "Dev-Bah" ifadesi. Dev-Sol, Dev-Yol'dan mülhem. Devlet Bahçeli ve yardakçılarına Dev-Bah örgütü diye hitap ediyorlardı. Bu kara mizah yakıştırması, gerçek imiş, bunu görüyoruz. Zaten PKK'dan IŞİD'e her türlü terör örgütünü palazlandırıp, çıkarları doğrultusunda meydana salmasıyla meşhur AKP'nin ve havzasının Devlet Bahçeli'yi övmeye başlamasından anlamamız lazımdı. Türkiye'nin genelinin teveccühünü kazandı ve basın tarafından kayıtsız kalınamayarak işlendi diye Meral Akşener'i "dinlendiren" Bahçeli, sabah akşam kendisini öven AKP memurlarının yazılarını okudukça keyifleniyor mu dersiniz?
Arada bir de, utangaç teröristler aklıma geliyor, gözünü tam karartamamış, ama birtakım ülkücü geleneklerin arkasına sığınarak Devlet Bahçeli destekleyen ve muhaliflere saldıran. Neydi, "genel merkezimiz kurultayı yapacak, gelin yapalım, bırakın uğraşmayı" diyorlardı. (Hatta bizim güya muhalif kimi isimler de bu koroya katılmışlardı) Özür dilediler, nedamet getirdiler, Genel Merkez'in yaptığı ahlaksızlık ve şark kurnazlığını ikrar edip saflarımıza katıldılar mı? Yoksa hala tevil peşinde olabilirler mi? Hadi canım.
Paralel devlet yapısı, evet, kesinlikle bir post-modern terör yapılanmasıdır. Bu gibi yapılar, PKK gibi silahlı terörü değil, iletişimsel terörü kullanırlar: Medya gücü ve kılcallara yayılmış kanaat önderlerinin suni biçimde oluşturduğu efkar-ı umumi ile (şimdilerde herkes algı yönetimi diyor) insanları tedhiş eder, bu sayede saflarına çeker yahut düşmanlarını sindirir ve çıkar elde ederler. Nasıl cemaat, bir paralel devlet kurarak bütün devlet sistemini az kaldı şürekası AKP sayesinde ele geçirecek hale geldiyse, Devlet Bahçeli ve ekibi, MHP'nin paralelleridir. Fakat bu paraleller, maalesef başarılı olmuş teröristler: En tepeye çıktılar ve teşkilatları büyük ölçüde tanzim ettiler. Baştan uyananların çoğu temizlendi, yeni uyananlar ve bu gidişata dur demek isteyenler de gün aşırı ihraç ediliyor. Artık silahlı yöntemlere de tevessül ettiklerine göre, paralel temizlemekte mahir ve tecrübeli savcılarımız varken, bu terörist yapılanmaya neden kör kalırlar, anlamak mümkün değil.
Sokakta insanımızla kucaklaştırmak, her mahallenin kanaat önderinin ülkücü olacağı bir Türkiye yaratmak yerine, bozkurtlara köpek muamelesi yapıp onları "sokaktan çekme"ye kalkan Bahçeli, Başbuğ'un makamının gücünü kullanarak iğdiş etmeye kalktığı hareketin geç de olsa uyanmış selinin önünde duramayacak. Bu açıdan, 7 Ağustos'ta Erciyes'te düzenlenecek Kurultay sembolik bir önemi haizdir, bu vesileyle herkesi davet etmiş olayım.
Ülkücü ülkücüye düşmedi, ülkücüler kavga etmiyor. Belimde ülküölçerim yok ama, ülkücülerin iradesini defaatle yok sayan, emeklerini hiçe sayıp ihraç eden ve nihayet saldırıp silah sıkanlar, ülkücü değildir, bunu biliyorum. Günahkar imanından olmaz, ama büyük ve ısrarla tekrarlanan günahlar insanı mürted eder bizim irfanımızda. Muhalif isimler, Genel Merkez'e gittiklerinde tehdide ya da darba uğruyorlar, fakat Akşener darp için gelenlere bile, "onlar bizim evlatlarımızdır" dedi; kimin ülkücü olduğu sarih bir şekilde bellidir.
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar