Üye Girişi

Üye Girişi

SPIN Şebeke ve Balina Leşi

07 Ağu 2016

Geçenlerde T24'te güzel bir yazı okudum. Bir SPIN Şebeke Örneği Olarak Gülen Cemaati. Gayet güzel bir yazıydı, okuduktan sonra SPIN Şebeke kavramına dair bir yazı da ben kaleme alayım, meşru milliyetçi örgütlenmeler için belki bir işe yarar diye düşündüm. Zira bugün Yenikapı mitingine giden Devlet Bahçeli, alışıldık milliyetçi kurum ve kitlelerin tamamen AKP'ye entegre olup kısa süre sonra topyekün asimile olacağının mesajını verdi. 

Robin Dunbar'ın ortaya attığı bir kuram var, sayın Hocam İskender Öksüz'ün bir makalesinden sonra keşfettiğim. Buna göre, bir insan ortalama olarak 150 kişiyle sürdürülebilir ve istikrarlı ilişki yürütebilir. Bu limit, organizasyonların da limitidir: 150 kişiden az topluluklar insani bağlar ve ilişkilerle, bir arkadaş topluluğu olarak devamlılık arz edebilirler. Ama 150 kişiyi geçtiğiniz zaman yasalara, erklere, kurumlara; insanı aşkın (transandantal) bir takım araç ve konseptlere ihtiyaç duyarsınız. Mutasavver cemaatler fikrini düşününüz: Bir yere ait olduğunuzu hissettiğinizde, hiç görmediğiniz insanlarla bir yakınlık hayal eder, daha doğrusu hissedersiniz. Bu aidiyeti düzenleyen ortak mitler, semboller ve kimi zaman legal yapılar ve bir hiyerarşi vardır. Mitler, semboller; yani kültürel göstergeler maya, varsa hiyerarşik yapılanmalar ve yasalar, düzenleyici faktörler de hamur yoğuran eldir. Nihayet ekmek elde ettiğimizde elimizde olan ister millet olsun, ister bir siyasi hareket yahut dernek, bir organizasyondur.

Kahraman Şakul'un bahsettiğim makalesinde ele aldığı örgütlenme biçimi, 150 kişiyi aşmış, hatta milletlerarası bir hale gelmiş bazı organizasyonların örgütlenme ve kendilerini sürdürme şekliydi. Piramit modelden farklı olarak, daha girift ve çok boyutlu bir örgütlenme yöntemi.  Buna dair Rand Corporation'un bir yayınının olması elbette şaşırtmamalı bizi. Komplo teorilerini sevmesem de, Amerikan İstihbarat Servisi'nin farklı örgütlenme yöntemlerini deneye yanıla geliştirip dünyanın farklı bölgelerine uygulayarak kullanabileceği beşinci kollar yarattığı bir sır değildir. Bunun düşünsel temelleri ise, Rand Corporation gibi fikir ocaklarında atılır. (Araya bir not: Amerikan karşıtı olmak için, islamcı olmamanız gerekir. Zira dini, hele ki İslam'ı en çok kullanan küresel güç, Amerika'dır. Düşmanın arzu ettiği insan tipinde olup, ona karşı durduğunu iddia etmek komik olsa gerek.)

Pekala nedir bu SPIN örgütlenme? S, "segmented" anlamına geliyor: Parçalı, bölümlü. Bu örgütlenmeler, klasik bir kara kuvvetleri ordusundan şemasından çok, özel kuvvetler şemasına benzerler: Tepeye direkt bağlı, ancak hücreleşmiş, birbiriyle etkileşimi ya olmayan, ya çok az olan üniteler. Bildiğiniz üzere, özel kuvvetler direkt olarak Genelkurmay'a bağlıdır. P ise, "polycentric", yani çok merkezli. Bu merkez, yoğunluğun noktaları olarak da okunabilir; hala bir tepe yönetim vardır, ancak farklı işlevler edinmiş alt kanaat önderleri ve topluluklar alt seviye merkez kümeleri meydana getirirler. Bir öncekini askeri terminoloji ile anlatmıştık, bunu da ekonomi ile anlatalım: Türkiye ekonomisinin neredeyse tamamı İstanbul'a bağlıdır. İstanbul'da deprem olursa Türkiye yok olur. (Abartı değil) Fakat Amerikan ekonomisi görece daha çok merkezlidir, farklı sanayi bölgeleri, üretim bölgeleri, borsa ve finans bölgeleri vardır. Bu Amerikan ekonomisinin desentralize (adem-i merkeziyet, merkezin yokluğu) olmasına değil, aksine çok daha verimli hale gelip bütüne katkısının artmasına neden olur. IN harfleri ise, "integrated" anlamına geliyor: bütünleşmiş. İşin sırrı buradadır, bir anlatı, inanç ve hiyerarşi ile, bütün bu dağınık gibi görünen yapı, bütünleşik hale gelir. 

S ve P, kolay. Yapısal tercihlerden ibaret. Fakat ben IN kısmına daha çok eğilmek istiyorum. Bu entegrasyon nasıl sağlanır? Evvela bir ortak tehdit algısı gerekiyor. Düşmanın aynı olduğunu düşünen bu kadar dağınık ve ilişkisiz görünen bir yapı, ortak refleksler geliştirebilir. Sonra, ortak ideoloji ve inanç. Fakat burada, düşünerek aydınlanmış insanlardan çok, ortak sloganlar ve değerler, yani mitoslar etrafında birleşmiş insanlar gerekiyor. Yani topluluğun bilinçaltının bütünleşmiş olması, üst bilinçlerin ortaklaşmış olmasından daha önemli. Bu sayede, kasti biçimde asla düzenleyemeyeceğiniz kadar homojen ve verimli tepkiler veren bir topluluk elde edebilirsiniz. 

Fakat bu ortak semboller kolay yaratılamaz, yıllar süren bir evrimin ardından ortaya çıkarlar. İstihbarat servislerinin ve siyasilerin sürekli dine başvurması bu sebepten: Din, yaygınlaşmış ortak semboller içeriyor. Yeni semboller yaratmak çok zor, var olanları sömürüp kullanmak daha kolay. Üstelik din, öbür dünyaya da erişen bir anlatı ve semboller dizgesi içeriyor, dolayısıyla intihar bombacısı lazımsa onu yaratmak, meclis bombalanacaksa onu bombalatmak daha kolay. Diğer bir güçlü sembol kaynağı ise, milli kültürdür. Daha alt planda, yerel semboller, hatıralar da kullanılabilir. 

Gelelim balina leşi mevzusuna... MHP Üzerine Notlar yazımda, 

MHP bir büyük balina leşidir. Görkemli, büyük, çöküşü bile göz kamaştırıcı fakat nihayet ölü.

Balina leşleri, denizlerdeki yaşam için çok önemlidir. Dibe çökerler ve orada bambaşka bir yaşam doğar. Bir mikrokozmos oluşur desek yeridir. İrili ufaklı birçok canlı, o leşten beslenerek büyür, gelişir, serpilir, çeşitlenir. Bazıları yıllar sonra dev cüsselere ulaşırlar. Balina olmazlar ama, sözgelimi dev denizanaları olurlar.

Türk milliyetçiliği kendisini MHP'nin çöküşüne de hazırlamalı. O çöküş yokoluş değil, bir başka yaşama filiz veren bir döngü olmalı.

Demiştim. Bu balina leşi artık dibe vurmak üzeredir. MHP'nin kurumsal olarak AKP'ye entegrasyonu tamamlanıyor. Milliyetçi sembol ve mitoslar, ya islamcılaşıyor, ya islamcı sembollerle değiştiriliyorlar. Artık kendisine milliyetçi diyen kitlenin bir kısmının bilinçaltını birleştiren değerler ve mitoslar dizgesi, milliyetçi değildir. Çöken leşten doğacak yeni yaşamın ise, böyle giderse milliyetçi olmayacağı aşikar: Milliyetçi organik materyal birikiminden beslenecek olanlar, böyle giderse büyük oranda islamcılar ve irili ufaklı, gelecek vaad etmeyen neo-nazi yapılanmaları olacak.

Şu halde, SPIN Şebeke şeklinde örgütlenecek, ancak cemaat gibi yeraltında ve sömürü amaçlı değil, meşru olarak kendisini tanıtan, faaliyet yürüten bir yapıya ihtiyaç var. Bu yapı, milliyetçiliğin anlam kaymasına uğramasına tepki gösterecek "kaygılı"lar ile, milliyetçi arkaplana sahip olmayıp "tebliğ" doğru yapıldığında kabul edebilecek "arayışçılar"a hitap etmeli. Artık milliyetçilik Türkiye'deki "kapışmalar"da kişilik sahibi bir aktör değil. Milliyetçi kurum temsilini üstlenen ve merkez yapıyı oluşturanlar, milliyetçiliğin faydalarını ve etkisini milliyetçilik adına kullanmıyorlar. Türkiye'nin islamofaşist bir diktatöryaya dönmesi tamamlandığında, bugün usulen "millet" diyerek Türk demeden milliyetçilik yapanlar, onu da bırakarak, milliyetçiliğin bütün kazanımlarını lağvedip Türkiye'yi Afganistan yapma hayallerini gerçekleştirecekler. Eğer Türk milliyetçileri en fazla 150 kişiye hitap edebilecek yöntemleri bırakmaz, yahut hasbelkader 150 kişiyi aştıklarında, ortada akıllı bir dizayn olmadığı için edilgenleşme tuzağına düştüklerini fark etmezlerse, toplumda çapa vazifesi göremeyecekler ve kalabalık olsak bile yok olacağız. 

Bu tabii, acı bir sudur. Duygusal olarak hala bağlı olduğumuz kurumlara, insanlara karşı çıkmamızı gerektiren bir duruştur. Fakat ben, namuslu Türk milliyetçilerinin alınlarına leke sürmeden, şereflerinden taviz vermeden bunu başarabileceklerine inanıyorum. Hayatımla ilgili elbette düzene koymam gereken bir takım işler var, fakat yıllardır ince ince işlediğim fikri altyapı ve teşkilatlanma da, artık yasal bir statüye kavuşup, hızlı bir genişleme fazına girebilecek olgunluğa erişti. İşlerimi yoluna koyar koymaz, kollarımı sıvayacağım, yapısal gereklilikleri de karşılayıp, daha güçlü ve cüretkar çağrılar yapacağım. Hem teoriye, hem pratiğe yönelik çalışmalarımın bir kısmı zaten bu sitededir, diğerlerini de uzun süredir benim takip edenler büyük oranda biliyordur, bütün detayları buraya yazmayacağım.

O zamana kadar, şimdiye dek sessizce okumakla yetinmiş bütün okurlarımın artık elini taşın altına sokmasına, maddi ve manevi desteğine ihtiyacım var. Beni nasıl bulursunuz, biliyorsunuz.

Ezen bolsun karındaş kalık.


M. Bahadırhan Dinçaslan

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. 

 

 
mbdincaslan.com | © 2024 Tüm Hakları Saklıdır

  • Mevcut yorum yok.

Who's Online

703 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Latest Park Blogs