Bahçeli, giderayak son kötülüğünü yapıyor: Camia karışıyor, birbirine düşman kesilen ülkücüler, üstelik ülkücülerin görüşünü umursamayan, kendine muhalif olan herkesi hain ilan eden bir adam için kalp kırıyorlar. Muhalif adayların destekçilerinin birbirine düşmesi de cabası... Mahsuni'nin Tersname'si geliyor aklıma: Hiçbir şey gelmezse bile elinden / Fesat tohumu ek de öyle git. Bahçeli fesadından biz kurtulacağız pek yakında; yaşı da hayli ilerledi, kubur ehlinin nasıl dayanacağı bu dünyanın sorunu olmayacak şükür ki.
Bahçeli'den hoşnut olmayıp, gidişinin şekline, usulüne şerh düşen, "bize böylesi yakışmaz" diyen samimi ülkücüleri anlıyorsam da, onlara katılmıyor ve bu tavırlarını tehlikeli buluyorum. Zira sık söylediğim bir laf vardır: Demokrasi, en iyiyi seçeceğimizi vaad eden rejim değil, kötüyü seçersek gönderebileceğimizi söyleyen rejimdir. Yani demokrasi kolay def edebilmenin rejimidir. Bahçeli'nin, tabandan yükselen bir dalga ile, bütün çarpıklığına, Ortadoğu gazetesinin ahlaksız haberlerine, yardakçılarının terbiyesiz laflarına, oyunlarına, adaletsizliklerine rağmen gönderilebilmesi MHP için büyük bir kazanım olacaktır. Asıl tehlike, ülkücü terbiyeyi, ahlakı, tevazuyu sömüren liyakatsizlerin yıllar boyu hak etmedikleri bir makamda, sırf bizler saçmasapan gelenekçilik oynuyoruz diye kalabilmeleridir.
Bu minvalden bakınca, Akşener pek müspet bir aday. Zira siyasi olarak bir rüzgar oluşturmuş durumda ki, en son benzer bir rüzgarı oluşturan Tayyip Erdoğan, Türkiye'de olmazı oldurmuş, islamcıları iktidar yapmıştı. Ruşen Çakır'ın mealen "Tayyip Erdoğan'ın hareketi daha az islamcı görülürdü ama daha islamcıydı aslında. Zira ondan öncekiler cami cemaatinden beslenirken o, meyhanedekileri de islamcı yapmayı amaçlıyordu" tespiti önemlidir. Akşener'in yarattığı rüzgar, MHP'ye önce kendi küskünlerinden, yetişmiş ancak Bahçeli duvarı nedeniyle uzaklaşmış kayıplarından bir insan akışı yaratarak kaht-ı ricalin önüne geçecektir. Akabinde dış çeperlerde birikecek, bu rüzgarın cazibesine kapılmış insanlar, büyük ırmakların taşıdığı alüvyonların yarattığı bereketli ovalar gibi velud bir milliyetçi havza görmemize sebep olacaklar. Bunu sağlayabileceğini gördüğümüz tek aday Meral Akşener'dir; muhaliflerin birbirine düşmesini ayıp bulduğumdan, ikisinden özellikle hiç hoşlanmadığım diğer adaylara dair görüşlerimi yazmayacağım.
Hiç unutmadığım anlardan biri, ki siyasi meselelerde "kinimiz dinimizdir" lafını şiar edinmiş bir adam olarak iyiliği de, kötülüğü de unutmam, Meral Akşener ülkücü öğrencilerin sınav yerlerinin başında nöbet tutmuş ve onların yanında durmuştu. Fırat'ın cenazesine bile gitmeyen bir yönetimin karşısında Meral Hanım Umay gibi, Ayzıt gibidir.
Cemaat meselesine gelince... Küçük Tayyip kesilenlerin insanlara cemaatçi yaftası vurmasını anlamıyorum: Devlet Bahçeli, İstanbul İl Başkanı'nı, cemaatin yayın grubunu korumak için Şişli'de İpek Medya Grubu'nun önüne yollamış ve polisten dayak yemesine neden olmuştu. Koskoca İl Başkanı'nı cemaati korumak için polisle arbedeye sokan adam mı "paralelcilere yedirmeyecek" partiyi? Ekmeleddin İhsanoğlu denilen adam, bir cemaat projesi olan Dinlerarası Diyalog'un mimarı değil midir, bu adamı cumhurbaşkanlığına layık görenler mi Meral Hanım'a cemaatçi diyor? Şu halde Bahçeli Stalin'dir: Stalinizmle mücadelede kanını dökmüş partinin, gayet stalinist bir yönetimle yönetilmesi, aynı onun gibi iftiralarla, cadı avlarıyla her muhalifin başının ezilmesi... İnsan bela okuyor!
Meral Hanım'ın cemaatçi olduğunu düşünmüyorum ki, bu satırların yazarını düzenli okuyanlar, sekülarizm hassasiyetim ve tarikat-cemaat yapılanmalarına düşmanlığımı iyi bilirler. Kendisinin cemaat ile her siyasetçi kadar ilişkisinin olmuş olduğunu düşünüyor ve bu ilişkinin düzeyinin kesinlikle ona saldıranlardan az olduğuna inanıyorum.
Pekala Meral Akşener "olumsuz" çıkarsa ne olacak? Girişte değindiğim gibi, Akşener'in gelmesi, baştan sona mimarı olduğu kurultay sürecinin, mahkeme sürecinin ürünü olacağı için, gitmesi de kolay olacaktır: Artık MHP yeni bir Bahçeli yaratamayacaktır ki, Meral Hanım dünyanın en kötü başkanı olduğunu kanıtlasa bile, sırf bunu başardığı için müthiş bir hizmet etmiş olacaktır.
Önemsiz gibi görülebilir ama, ben Türk milliyetçisi bir partinin başına kadın geçmesini de önemsiyorum. İslamcı ahlaksızların Türk kızına düşmanlığının tavan yaptığı bu dönemde, Dadaloğlu'nun "erkek çakal kollarımdan bağladı / Amma dişi aslan affetti beni" diyerek övdüğü kumaştan bir Türk kadınının bizi erkek çakaldan kurtarması sembolik açıdan büyük önem arz ediyor.
Meral Hanım yönetime gelirse, milliyetçi şemsiyedeki birçok alt arayışın, fraksiyonun tekrar MHP'de kendine yer bulabileceğini düşünüyorum. Şimdiden, Meral Hanım çevresindeki insanlarla muhatap olduğumda, ciddiye alındığımı, dinlendiğimi hissediyorum. Yabancı dilde gazetecilik yapan, genç yaşında yönetici olup, sair projelerde danışman, yönetici gibi unvanlarla yer almış bir Türk milliyetçisi olarak Bahçeli ve şürekasına, çok çabaladığım halde partiye -bedelsiz- bir katkım olmasını istediğimi anlatamadım. Fakat bir genç ülkücü olarak Meral Hanım'a anlatabileceğimi düşünüyorum. Benim gibi, benden daha önemli ve geniş kitlelerin, isimlerin MHP'yi yuva belleyip, ana omurga ve strateji etrafında özerk taktik havza grupları oluşturacağını ve bunun uzun vadede, can çekişen Türk milliyetçiliğinin tek çıkış yolu olduğunu görüyorum.
Elbette, lise teşkilatı reisliği bile olsa, bir şekilde yöneticilik yapmış olanlar bilir ki insanlar başkanlardan çok şey ister, ona çok şey söylerler. Meral Hanım benim yahut bir başkasının her dediğini yapacak değildir. Fakat dinleyecektir, dinleyerek kendince bir senteze ulaşacak ve uygulayacaktır, benim için önemli olan da bu. Sözümün itibar görmesi, kapıdan kovulmamam; ciğeri beş para etmez adamların grup kuran partilere yapılan devlet yardımını nasıl yiyecekleri kavgasına, tertemiz ülkücü idealizmimin kurban edilmemesi. 500 küsur delegeyi hain ilan eden, kulağını tabana kapatan, evvelden beri tabanı aşağılayan, her şehirde bildiğini okuyan, tepeden bakan Bahçeli ve şürekası bozkurt istemiyor, kapılarına köpek istiyorlar. Köpekliği kendine yediremeyenlerin, birazcık izzet-i nefs sahibi olup kendini adam yerine koyanların mevcut yönetimi desteklemesini anlayamıyorum. Beni umursamayanı, neden umursayayım ki?
En çok güldüğüm de, "bir operasyon var, o yüzden Bahçeli'nin etrafında birleşmeliyiz" lafları. Bir operasyon var ise, ilk Bahçeli gitmelidir: Bu operasyona göz yummuştur. Bu operasyonu yürüten isimleri büyütmüş, partisinde yer etmelerine önayak olmuştur. Engelleyememiş, hiçbir şey yapmadan öylece oturmuştur. Sanki parlak performansı ile kitleleri kendine hayran bırakan tam bir kriz zamanı lideri imişçesine Bahçeli'nin "birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde" etrafında birleşmemiz gereken adres olarak gösterilmesi çok komik. Sırf koltukta kalabilmek için Tayyip Erdoğan'a biat etmesi de cabası...
Türkiye'de AKP'nin verdiği en büyük zararlardan biri, merkez sağ seçmeninin yok edilmesidir. Bu seçmen kitlesi çok "müspet" değildiyse de, ülkenin emniyet sübabıydı, marjinalleşmeyi engellerdi. Meral Hanım bu kitlenin sürekli ajitasyona maruz kalarak IŞİDÇİleşmesini önleyecek ve MHP'ye çekecektir. Siyasi ortam, MHP'nin kitleselleşerek büyük bir rüzgar yaratması ve AKP'yi devirmesi için çok müsait. MHP gibi güçlü bir omurgası olan bir parti için bu kişiliğini kaybetmek, özünden taviz vermek değil, aksine ilk defa ulaşacağı bu kitleselliği etkilemesi, taptaze ülkücüler kazanarak "ülkücü gettosu"ndan çıkması anlamına gelecektir. Bunu Meral Hanım'ın şahsında beliren ilk kıpırdanmaların yaratabileceğini düşünüyorum.
En büyük tehlikelerden biri, özellikle muhalif kesimin malul olduğu, yeni başkana aşırı misyon yükleme hastalığı. Bahçeli'den o kadar çok çektik ki, yeni başkanın sihirli bir değneği varmışçasına her şeyi düzeltmesini bekliyoruz. Böyle olmayacak, Meral Hanım geldiğinde MHP sorunlarından arınmayacak; mücadele devam edecek. Fakat bir umut olacak, düzelmemiz mümkün olacak, ırzına geçilmiş, işlevsizleştirilmiş mekanizmalar işlemeye başlayacak. O yüzden, şahsım adına tabanı ciddiye almak, ülkücüye saygı göstermek ve ülkücüyü, hatta ülkücüye rağmen, gettosundan çıkarmaya çalışmak benim mütevazı beklentilerim. Bunu sağlarsak, Meral Hanım'ın makamını devredeceği isim, MHP'nin bu bu yüzyıl boyunca Türkiye'yi şekillendiren parti olmasını sağlaması için gereken altyapıyı tesis edecektir. Bahçeli devam ederse, MHP ortadan kalkar ve MHP'de ülkücülükten söz edemeyiz. AKP medyasının harıl harıl Bahçeli övdüğünü, Bahçeli savunduğunu da hatırlatalım.
Bir başbuğ seçmiyoruz, üvey baba dayağından psikolojisi bozulmuş ülkücü harekete rehabilitasyon adresi arıyoruz ki, böyle durumlarda en iyisi bir anne elidir.
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar