Binlerce insan kenetlendi, birbirine inandı, güvendi, fedakarlık yaptı... Sandık başında mücadele ettiler, doğru bilginin yayılması için uğraştılar, YSK'ya baskı yaptılar, sosyal medyada farkındalık yarattılar. Basın mensupları -havuz medyası değil tabii- saatlerce mesai yapıp kıt imkanlarla oyun namusunu korudular. Ve nihayet: Oldu! Kazandık. Bu seçimin kazananı kesinlikle muhalefettir. Millet İttifakıdır.
Seçimi Türkiyem TV stüdyosunda takip ettim. Çalışanlarının fedakarlığına birinci elden şahit oldum. Kıt imkanlarla muhalefetin her sesine mikrofon uzattılar, önemli her gelişmeyi paylaştılar, bir gelişme olursa hemen refleks gösterelim diye saat 3'e dek sabahtan beri çalışan kimse görev yerinden ayrılmadı. Onlar başta olmak üzere, serhatte vatandaşın güvenliği için nöbet tutan Mehmetçik gibi, sandık başında eşkıyalara karşı vatandaşın namusunu korumak için nöbet tutarak kutsal bir iş yapan herkese teşekkür borcumuz var, var olsunlar.
İl bazında siyasi analizlere, adaylar şöyle olsa, böyle olsa tartışmalarına gerek yok. Gün gibi aşikar, İstanbul ve Ankara kazanıldı, bu iki ilin kazanılması Türkiye'nin geri kalanının kazanılması açısından önemlidir. Evvela bunu konuşmak gerekiyor.
Adayların belli olmasından çok önce, Mansur Yavaş'a doğrudan ifade etmiştim, bizim nesil için artık iş son raddede, bir şeylerin değişebileceğini göstermemiz gerekiyor diye. Zira sürekli bir şeyler talep eden, talep ettiğinin arkasında durmaktan, bu uğurda fedakarlık yapmaktan kaçınmayan bir genç muhalefetimiz var ki bu çok kıymetli. Şanlı Gezi ruhundan, 2014'te Mansur Yavaş için kenetlenen gençlere, 2015'te MHP Kongresi için heyecanlananlardan, 2018 seçimlerinde bilabedel inandığı parti için maddeten ve manen elini taşın altına koyanlara... Fakat en namuslu, en doğru, en dürüst amaçlar uğruna dahi olsa, mücadeleleri asla başarıyla sonuçlanmadı. Yılgın bir muhalefet vardı ortada. Nihayet, bir şeylerin değişebileceğini hem gördüler, hem gösterdiler. Bu muhalefetin ömrünü uzattı. En namuslu idealler, prensipler uğruna, maddi hiçbir karşılığı olmadan çaba harcayabilmek gibi müthiş bir hasleti haiz gençlerin şerefi kurtuldu. Yakıtları bitmişti, yakıt oldu. Bu seçimin uzun vadede en önemli kazanımı budur.
İkinci kazanımsa, muhalefetin kendisine maddi bir altyapı kazanmış olması. CHP bir şekilde bunu sağlıyordu ama mükemmellikten uzaktı, şimdi Millet İttifakı dediğimiz yeni fenomenin elinde büyükşehirler, en önemlisi, Ankara ve İstanbul var. Projeleri finanse edebilecek, basının haber yapmasını mecburi kılacak, rol modellik teşkil edebilecek çok önemli bir güç elde edildi.
Pekala muhalefet bu gücü nasıl kullanmalı, en önemli soru bu. Muhalif kitlenin partilerinden iki beklentisi var: AKP'lilerden hesap sormak ve daha geniş kitlelerle kucaklaşıp iktidara yürümek. Bunları gerçekleştirmeyen muhalefet kendi kitlesini kaybedecektir, ancak yanlış gerçekleştiren muhalefet kitlesini tatmin etse de bindiği dalı kesecektir. Yapılması gereken şey basit: Belediyelerde bir an önce eski defterler açılmalı, ne kadar yolsuzluk yapılmış, hırsızlık yapılmış, peşkeş çekilmiş, alçaklık edilmiş, ortaya çıkarılmalı ve millete sürekli olarak "Bizden öncekiler bakın böyle adamlarmış" denmeli. Fakat bu yapılırken, AKP'li seçmen hedef alınmamalı, ona verilecek mesaj "seni bu hırsızlar işte böyle kandırdılar". FETÖ'nün FETÖ olmadan önceki halini düşünün, hepsi Allah dostu, mümin kimselerdi bu insanların gözünde. Doğru propaganda, FETÖ'nün gerçek yüzünü gösterebildi, sempati bir anda yok oldu. Muhalefet, AKP seçmeni gözünde AKP'nin sempatisini kırabileceği çok önemli bir fırsat elde etti. Bu propaganda sürekli olarak yapılırken, yeni muhterem başkanlar gelirleri oldukça yüksek olan bu belediyelerin parasından koltuğa oturur oturmaz bir fon teşkil etmeye başlamalılar. Bu fon, etkisi iyice hissedileceği belli olan ekonomik krizde, halka yardım amaçlı kullanılmalı. "Bak, AKP seni aç bıraktı, ama biz doyuruyoruz. Biz senin yanındayız. senin iaşeni, geçimini, çoluk çocuk derdini ancak biz düşünüyoruz" denmeli. Kriz ağırlaştıkça, Millet İttifakı belediyeleri altında yaşamayanların, buralarda yaşamaya gıpta etmeleri sağlanmalı. Bu yardım ve destek politikasının hedefi doğrudan doğruya AKP seçmeni olmalı. Bu ikisi, propaganda ve zeytin dalı uzatmak, birlikte ve etkili bir şekilde götürülürse, Cumhur İttifakı yerle bir olur. Hemen odaklanılması ve üzerinde çalışılması gereken en önemli husus budur.
Seçimin elbette başka çıkarımları da var. Bunlardan biri şu: AKP'nin medya kontrolü, büyük şehirler dışında kalan bölgelerde hala çok etkili. "Beka zırvası"nı yutturdular. Büyükşehirlerde ise sosyal medya kullanımı daha yüksek, alternatif mecralar var, üstelik ekonomik kriz daha belirgin hissediliyor, bunun yanında eğitim seviyesi de ortalamanın üzerinde. Millet İttifakı'nın buralara ulaşabilmesinin temel nedeni bu. Şimdi buradaki güç, televizyon başta olmak üzere medyada tesir sahibi olmak için, girilemeyen havzalara girmek için kullanılmalı.
Başkanlar, etraflarına doluşma ihtimali olan "biraz da biz yiyelim"ci tayfadan uzak durmalılar. Her adımları takip edilecek, AKP'den tek farkı AKP rozeti taşımamak olan tip ve anlayıştan uzak durmak zorundalar. Duracaklarına da inanıyorum. Şeffaf ve peşkeş içermeyen bir belediyecilik yapılırsa, Ankara ve İstanbul bütün bir Türkiye'de sosyal yardım, kalkınma ve eğitim projelerini finanse edebilecek "rant"a sahiptir.
Millet İttifakı başkanları seçim gecesi iyi bir sınav verdiler. Önce Akşener, sonra Kılıçdaroğlu "Bu zafer değil başarıdır" dediler, vakur, AKP seçmeninde psikolojik tepkilere neden olmayacak, tahrik fırsatı kollayan provokatörlere de fırsat vermeyecek bir tonda konuştular. Fakat herhalde yıldızı en çok parlayan İmamoğlu'dur. Kendisi aday gösterildiğinde doğru tercih demiştim, sinir harbinde de çok başarılı olduğunu ispatladı. Nihayet hakkının yenilmesine fırsat vermemesiyle, öncü bir figür olarak siyasette çok ciddi bir yer edindi. Mansur Yavaş da sabır ve vakarla, çalınan koltuğuna gecikmeli de olsa nihayet oturdu.
Türk milliyetçiliği de bu seçimin en büyük aktörüydü, iki ittifakta da. Cumhur İttifakı'nın faşizan milliyetçiliğine karşı, Millet İttifakı'nın makul ve insancıl milliyetçiliği kazandı diyebiliriz. Bu, Türk milliyetçiliğinin özgürleşmesi ve bağımsız, sivil, demokratik bir hale gelmesi için çok önemlidir. Milliyetçiliğin hamasetten ibaret kaldığından yakınır dururduk, işte hamaseti zirveye en ahlaksızca usullerle çıkaranlar kaybetti, milliyetçilikten ahlakı, hakkı, hukuku da anlayanlar kazandı. Bunu en çok İYİ Parti'nin görmesi, seküler, şehirli bir Türk milliyetçiliğinin doğal adresi olduğunun, bu misyonun ona doğal olarak yüklendiğinin farkına iyice varmalı.
Seçim biter bitmez yandaş medya bir ağızdan "İYİ Parti kaybetmiştir" demeye başladı. Bu örgütlü ve sürekli tekrar eden propaganda, İYİ Parti'nin zayıflatılması için dört koldan saldırılacağı izlenimini veriyor. Taktik değil, stratejik düzlemde bu seçim galibiyetinde en önemli pay İYİ Parti'nindir. CHP üzerindeki "sol" imaj sebebiyle oraya gidemeyecek, bir alternatifi olmasa etkin bir aktör olamayacak ancak hayli kalabalık ve önemli olan bir kitleyi muhafaza etti. Kendisi büyükşehir kazanamasa da, AKP'den alınan belediyelerin tümünde oy CHP'nin, rakibin geçilmesine vesile olan fark ise İYİ Parti'nindir. Bir nevi "Kurtkaya elini çöz" vakası, mesele beka ise, beka adına en önemli duruşu İYİ Parti göstermiştir. Zira Türkiye'nin bir beka sorunu varsa, müsebbibi PKK ve FETÖ ile işbirliği hatıralarda hala taze, ekonomideki beceriksizliği ise dillere destan olan Cumhur İttifakı'dır. Ondan kurtulmak, en büyük beka meselesidir ve bunu varlığı ile mümkün kılan İYİ Parti, ciddi bir sınav vermiştir. Iğdır'da aday çıkarmayıp çağrı yapmasıyla serhat şehri, Türk Dünyası kapısı bu şehrin tek MHP adayı elinde kalmasını sağlamasından tut, Millet İttifakı'na hoyratça saldırılmasını varlığı ile engellemesine ve bazı belediyelerde fedakarlık yapmasına dek, İYİ Parti stratejik anlamda satranç tahtasındaki en önemli taştır. Kılıçdaroğlu da, parti içindeki tepkilere rağmen tercihlerinin arkasında durması ve tercihlerinin doğru olduğunu ispatlamasıyla partideki tartışmaları bitirmiştir diyebiliriz.
Hülasa, artık yükselen değer Millet İttifakı, eğer yerel seçim başarısı doğru bir atlama taşı olarak kullanılır, AKP seçmeniyle temas kurma başarılırsa, gelecek genel seçimlerde ekonomik krizin faturası nihayet hayali düşmanlara, öcülere değil, gerçek sebeplerine kesilir. Türkiye'de siyaset yeniden mümkün hale gelir, alçaklık, iftira, devlet imkanlarını hayasızca kişisel hırslar için kullanmak gibi pisliklerin de hesabı ancak o zaman sorulur. İttifakın kıymeti bilinmeli, onu mümkün ve başarılı kılan dinamikler üzerinde durulmalı ve bunlar güçlendirilmeli.
Son olarak, Balıkesir gibi illerde hala tartışmalar var. Mücadele bitmedi, bize operasyon çekilme ihtimali de devam ediyor. O yüzden rehavete yer yok, tetikte olmaya ve hak aramaya devam.
Süngüsü düşmüş bir Erdoğan izledik, AKP'li trollerin zavallılıklarına şahit olduk... Ve seçim öncesi onca ahlaksızlık yapanların tonlarını yumuşattıklarını gördük. Bu çok zevkli değil mi? Ben hala dans ediyorum, siz de edin derim.
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar