Orhun Abideleri ile İslam, aşağı yukarı aynı yaştadır. Türkler, Orhun'da milletine hesap veren bir Kağan figürünü ölümsüzleştirirken, aynı zaman diliminde Araplar peygamberin torunlarını ve birbirlerini kesiyor, kendi Kabe'lerini mancınıkla taşa tutuyor, Kuran sayfalarını mızraklara takıp savaşlarına alet ediyorlardı. Türkiye'deki "kültür savaşı" bu iki verasetin temsilcileri arasındadır, "Hilal ve Salib" arasında değil. Zira "Deus Vult!" diyen haçlı ile, "Allah böyle istiyor" diyen hilalli arasında bir fark yoktur. Deus vult diyen haçlı, onlarca köylüyü bir manyakça hırs uğruna Kılıçarslan'ın kılıcına doğratır, Allah böyle istiyor diyen hilalli, Türkiye'yi mültecilerin, terör örgütlerinin cirit attığı, bütün komşularıyla kazanım elde edemediği maceralar nedeniyle kötü olduğu bir vaziyete getirir.
Türkler, Jean Paul Roux'nun çok güzel tespit ettiği gibi, bir nebze olsun dinamizm, ferahlık ve özgür düşünce getirmişlerdi bu coğrafyaya. Keramet İslam'da değil, Türklerdedir Viyana önlerine gidebildiysek. Türkler müslüman değil sözgelimi Bahai olsalardı da muhteşem imparatorluklar kurar, yine sözgelimi iyiden iyiye Bahai bağnazlığı ile donandıklarında o muhteşem imparatorluğu yitirirlerdi. Bir dönemin muhteşem denizlerötesi imparatorluğu İspanya'nın bugün sıradan bir Avrupa ülkesi olmasının nedeni bu aptalca bağnazlığı değil de nedir? (İslamcı bağnazlığa karşı müspet bir muhafazakarlığı İngiliz ekolünden önereceğim ama İngiliz ajanı derler, neme lazım.)
Geçtiğimiz aylarda bir dostum seküler milliyetçiliğin bir takım "derin ekipler" tarafından hedef alınacağını söylemişti. Emarelerini görüyordum zaten, fakat bir süre evvel bir meczubun Erdoğan'a biat etmeyen bütün milliyetçi anlayışları ve kesimleri topyekün FETÖcü ilan etmesi ile bu kadar komik ve boktan biçimde hedef gösterilmemize üzüldüm. Bu yazıyı yazma ihtiyacını da böyle hissettim.
Bunlar, seküler milliyetçiliğe neden düşmandır? Düşmandırlar zira seküler milliyetçiyi "Allah böyle istiyor" diyerek ikna edemezsin. Bu kesim, örneğin MHP seçmeninin ekserisi AKP'nin 2010 referandumuna evet derken, hayır diyen kesimdi. (Hani, Fethullah'ın ölüleri dirilttiği.) Evet diyenler, Allah böyle istiyor vecizesinin hikmetine kolay kapılan, AKP'nin müspet bulduğu milliyetçilerdi. Tarikatlerin, cemaatlerin sızabildiği kesim, bu kesimdi.
Türkiye'nin kurucu ideolojisi olan seküler milliyetçilik, mesela, kadın düşmanlığına düşmandır. Seküler milliyetçiler iktidarda olsa, bu meczup gibi kadın düşmanları evde kalırlar. Zira seküler milliyetçiler kadını çalışmaya, özgür olmaya, kocasına boyun eğmemeye davet eder. Bir kadını ancak köleleştirip, babasından satın alıp, bütün hareket alanlarını kısıtlayarak elde edebilen bu tiplerin, seküler milliyetçiliğe düşman olmasında bütün diğer siyasi kaygıların ötesinde bu da vardır.
Seküler milliyetçiyi, Allah başkanlık istiyor diyerek de kandıramazsın. Sorgular, düşünür, her bir maddesi Türk ulusunun bir adamın kölesi, kulu olması anlamına gelen bir anayasa değişikliğine karşı çıkar.
Seküler milliyetçiyi, biz terörle mücadele ediyoruz diyerek de aldatamazsın. Çünkü seküler milliyetçi her sakallıyı dedesi sanmaz, "alnım secde görüyor" diye meydana çıkanı peşinen dürüst bellemez. 14 yıllık geçmişe bakar, Habur'u hatırlar, açılımı, çözüm sürecini hatırlar, PKK'nın devlet eliyle hortlatıldığı, şehirlere sızdırıldığı günleri, buna karşı çıkan milliyetçilerin hain ilan edildiği zamanları hatırlar.
Sonra, seküler milliyetçi temiz siciliyle bir tehlikedir. Cumhuriyet kuruldu kurulalı, tarikat ve cemaatlerin hepsine terörist gözüyle bakan, Fethullah Gülen bu mezkur meczup gibiler için bir "Hocaefendi" iken ona "Fetoş" diyen, cemaatin suikastlerine uğrayan seküler milliyetçidir. Bugün "FETÖ ile mücadelede bedel ödedik" diyenlerin kemerlerinin üstünü örten fazla yağları, hep cemaat parasından. Seküler milliyetçinin en fazla göbeği vardır, o da üç kuruş parasıyla alıp dostlarıyla içtiği biradan. İçi rahattır, göbeğini hoplata hoplata "bunları devlete siz sızdırdınız, suçlusunuz!" diye bağırabilir, işi, aşı, ekmeği çıkar çarklarından gelmez çünkü. Seküler milliyetçinin daha görünür olması, bunların foyalarını ortaya çıkaracaktır, o yüzden amansızca saldırıya uğrar. FETÖcüler bile bu kadar tehlikeli değildir: Bugün AKP'li bürokratların para karşılığı sabık FETÖcüleri akladığını duyuyoruz. FETÖcü ile eski ortakları bir şekilde uzlaşabilir, ama seküler milliyetçi bunlarla uzlaşmaz.
Seküler milliyetçi işin nasıl yapılması gerektiğini bilir. Görünür olduğunda, bu meczubun göbeğinden bağlandığı yapının ne kadar beceriksiz olduğu ortaya çıkacaktır, Abdurrahman Çelebiliğe devam edebilmeleri için seküler milliyetçi ortalarda görünmemelidir. Diyebiliriz ki, ülkeyi hırs ve şehvetlerine kapılıp cenabet eden bu adamlar, çözüm olarak teyemmümü sunuyorlar. Seküler milliyetçi ise en temiz guslü vaat eden berrak bir kaynak suyudur, sudan korkan kuduzlar, bu kaynaktan (Orhun'un kaynağı, tabii ya...) yıkanmaktan imtina ederler, cenabetliklerinden memnundurlar.
Üstelik bu herifler, seküler milliyetçiliğin itibarını düşürmek için kasten "dine söven" algısı yayıyorlar. "Atsızcı" diye çerçeveledikleri bir kitle var, onun üzerinden en temiz milliyetçiliğe saldırıyorlar. Bu dine söven, seviyesiz ve küfürbaz "tayfa", belki de kasten bu adamlar tarafından besleniyor, FETÖcüler tarafından değil. Seküler milliyetçiler dine sövmez; fakat Erdoğan sevdalısı "ülkücüler" gibi imanlarını ispat için islamcılara biat da etmezler. "Ülkücüler" belki vaktiyle kendilerine söven, kendilerini aşağılayan adamlarla işbirliğinden gocunmuyorlardır yuttukları dincilik afyonu yüzünden, ama seküler milliyetçiler milliyetçi mücadelenin bütün şehitleri hatrına, sırat-ı müstakimden ayrılmaz, dinciliğe bulaşmazlar.
Esad'ın, Fethullah'ın, Apo'nun, önüne gelenin aldattığı insanlara benzemezler. Aldanmazlar, aldatmazlar. Her biri "Yiğit Harbiyeliler, öğrenin dersinizi!" mısraından ilham alırlar.
Zikre şayandır Fırat'ın her yeri,
Ben ki bir Türk'üm unutmam Caber'i.
Türk olan nimet-şinas olmak gerek,
Var yeri gitsem Mezar-ı Türk'e dek
Yahut "Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok, ben nasıl varım? / Ağla ey Tanrı dağlarından indirilmiş Tanrım!" diyen ozanların geleneğinden geliyordur bu çocuklar. Mezar-ı Türk'e namahrem eli değdirenlerle aynı safta yer almazlar. Onların milliyetçilik taslamasına aldırmaz, münafık olduklarını bilirler. Hürriyet Kasidesi'ni şiar eder, bidade ve sayyad-ı bi-insafın muini av köpeklerine diş biler bu bozkurtlar.
Milliyetçilik ayaklar altına alındığında, Akif gibi çıkar, "Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım: Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!" derler, ellerine tuzluk alıp koşmazlar. Doğu'daki mücadelemizde her tarafı Göktürk rünleriyle donatan yiğitlerimiz varken, Orhun'un yazıldığı kutlu alfabeye dil uzatmak da, eciş bücüş harfleri sigara kağıdında görünce dua belleyip alnına koyan cahil meczupların boyunu haylice aşar.
Tezcanlılık iyi değildir efendim, ortaokuldaki merhum müdürüm Attila Nuhoğlu'nun meşhur bir vecizesi vardı: "Ananızdan önce yatağa girmeyin, babanızın altında kalırsınız."
M. Bahadırhan Dinçaslan
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yorumlar